"Enter"a basıp içeriğe geçin

Kanserin Panzehiri Andon Hastalarda Deneme Aşamasında (10.6.2022)

Habib Koçal’ın ürettiği Andon Şurup önemli bir hastanemizde gönüllü hastalar üzerinde denenecek. Alınan bu karar çok sevindiricidir.

Rizeli Habib Koçal’ın buluşu olan kestane balıyla beslenmiş Probiyotik Andon şurubundan daha önceki yazılarımda çokça söz etmiştim. Şimdi hastalarda denenmesi aşamasına geçildi. Kendim bizzat tanıdığım metastaz yapmış bir kanser hastasının kendisi isteyerek kullanmasıyla iyileştiğini bildiğim için çok heyecanlıyım.

Eczanelerde satışının başlaması için deneme süresinin bitmesini bekleyeceğiz. Dilerim küresel ilaç baronları bir engel çıkartmazlar.

Şurubun takviye gıda statüsünde satışına altı yıl önce en üst düzeyde onay verilmiş olduğu için, ön laboratuar aşamaları bitmiş olan bu ilacın doğrudan hastalar üzerinde denenmesine geçildi. Eminim kısa zamanda sonuç ilan edilecektir.

Bu sevindirici haberin bir gün gerçekleşeceğini kuvvetle tahmin ediyordum. Yazılarımda ve internet TV kanallarında bu Andon takviye gıda şurubunu öneriyordum, desteklediğimi açıkça söylüyordum. Hatta bir yazıma “Tarihte panzehir Rize’de yapıldı, yine yaparız” diye başlık koymuştum.  Yanılmadım.

Habib Koçal bir de biyogübre yaptı. Toprağı zehirli maddelerden temizlemekte bu ürünü kullanıyor. Onun da patenti yakında gelecek. Çay bahçesinde ve buğday tarlasında deneyenler var. Kendim de apartman bahçemizde çiçeklikte denedim. Üzerinde hiç ot bitmeyen ölü topraklı bir bölüm vardı, oraya diktiğim birkaç fidana fısladım. Toprak canlandı, diktiğim çiçekler yeşerdi, kocaman yaprakları oldu.

Bu arada enteresan bir şey oldu, apartman yöneticimiz bana bir şeye kızdı gitti o can verdiğim toprakta yeşerttiğim çiçek fidanlarını söktü attı. Oysa orada Habib Koçal’ın biyogübresiyle toprağa besleme yaptığımı biliyordu. Kızdığı şey de hiç buna denk bir şey değildi; bitişiğimizdeki belediyeye ait park alanına otoyolun kenarından sökülmüş dikenli kökleri getirip dikmişti, ben de belediye getirdi zannederek söküp yerlerine papatyalar zambaklar kasımpatılar dikmiştim. Efendim, nasıl onun diktiği şeyleri yerinden sökermişim… Benim diktiğim çiçekleri söktü attı, öfkesi geçmedi, gitti apartmanın çiçekliğine biyogübreyle beslediğim çiçekleri de söktü attı.

Nasıl derler? Eğitim zayiatı!

Gerçekten yetişkinlere bir şey öğretmek çok daha külfetli ve yorucu. Çünkü ziraat kültürü öyle okumayla diplomayla falan olmuyor. İçinde büyümekle öğreniliyor. Ağaç ile sırığın farkını bilir zannettiğim insan diktiğim fasulye sırıklarına tekrar tekrar “Bunlar ne ağacı?” diye sorabiliyor. Ya da, şifalık diktiğim turunç ağaçlarını çay makasıyla tepesinden düzleme kesebiliyor, öyle daha güzel görünürmüş!!! On yıllık iki turunç fidanını yerinden söküp orda daha güzel görünür diye başka yere taşıyabiliyor ve ağacı toprağa küstürebiliyor… Meyve veren kiraz ve vişne fidanlarını kendisi sevmediği için söküp atabiliyor… Yani.

Bir apartmanda yönetici seçilmek bahçede çiçek ve ağaç katliamı yetkisi almak değildir diye düşünüyorum ve dönüyorum ana konumuza.

Habib bey bir de kendi adıyla probiyotik yoğurt mayası üretmişti, onun da patenti var ve satışı devam ediyor. O da karaciğeri temizliyor.

Canlar, kanserin panzehiri Rize’den çıktı, onay bekliyoruz. Herkese müjdeleyin.

Mahiye Morgül /  Rize

Bu yazı yorumlara kapalı.