Türkçe ders kitaplarında olur olmaz her şeye “varlık” demeye başladı bizim MEB. Maarif Modeli ders kitapları için sözlük hazırladıklarını ve değerler eğitimini böyle vereceklerini söylemişlerdi.
İğne iplik de varlık, çivi çekiç de varlık, cadı karikatürü de, oyuncak da varlık… Çok tuhaf. Bunda bir hinlik var diyordum. Milli ve manevi değerlerimizi basitleştirecek bir eşleştirme tuzağı hissediyordum.
Bu sene 5.Sınıf Türkçe kitabında TRT Rafadan Tayfa çizgi filmini izlettikten sonra oradan bir kare verip “görseldeki varlıkların adlarını söyleyiniz” deyince takibe aldım. Aslında çocuklara sokak çetesi eğitimi verdiği için ilgileniyordum bu izleme-dinleme metniyle. Karşıma büyük dil saldırısı çıktı. Verilen karede bana göre hiçbir varlık resmi yoktu. Maarif modeli dedikleri yeni 1.Sınıf Okuma Yazma kitabına bakma fikri doğdu bende. Baktım onda da önüne gelen her nesneye, eşyaya, çizgiye, “varlık” diyor. Oysa varlık sözcüğü bizim milli ve manevi kültürel değerlerimiz içinde, şiirde, edebiyatta, tasavvufta ve ilahiyatta özel bir öneme sahiptir. Biz ulu orta kullanmayız bu sözcüğü.
Varlık sözcüğünün böyle basitleştirilmesinden çok rahatsız oldum. Dil varlığımız planlı saldırı altındaydı. Çocuğun bundan göreceği zararı konuşacak dil bilimci ve psikologlarımız yok artık. On yıl önce Ankara’dayken dava açtığım ders kitaplarındaki zararlı görseller için (kesik baş bir çizime çocuğa kendini çizerek resmi tamamla komutu verilen, vb.) bilirkişi ararken başvurduğum profesörler bana adlarını vermemem koşuluyla sözlü açıklama yapmışlardı. Artık yok demem ondan. Şimdi, Maarif Modeli 1.Sınıf Türkçe kitabına suç duyurusu yapmaya hazırlanıyorum. Artık bilirkişi olarak bilgisayarda Yapay Zekâ programı var. Ben de ona (Google Gemini programı) sormaya karar verdim.
Sordum ve şu cevapları aldım.
Soru:
Türkçe 1.sınıf kitabında “varlık” kelimesi her görsel için kullanılıyor. Örneğin “İçinde Ç sesi olan varlık görsellerinin adını söyleyiniz” diye soruyor, ama çivi çekiç gibi insan eliyle yapılmış eşya resimleri veya cadı resmi gibi karikatür çizimler var, bunlar nesnedir, varlık değildir. Bu temel yanlış kavram nedeniyle çocukta ileride Fen Bilimlerinin temeli olan doğadaki canlı ve cansız varlıkları tasniflendirmeyi algılamada, algı bozukluğu sorunu yaratmaz mı?
Yapay zekânın cevabı:
Evet, Türkçe dersi materyallerinde “varlık” kelimesinin çok geniş ve kapsayıcı bir şekilde kullanılması, ileride Fen Bilimleri derslerinde öğretilmesi gereken canlı ve cansız varlıkların bilimsel tasnifini anlamada karmaşa ve algı bozukluğu yaratma potansiyeli taşır.
Algı Bozukluğu (Kavram Çatışması) Riski
Bu iki kullanım arasındaki çelişki, ilkokul çağındaki bir çocukta kavram çatışması (conceptual conflict) yaratır ve bu, ileride öğrenme güçlüğüne yol açabilir:
Çözüm Önerisi: Bu karmaşayı önlemek için pedagojik olarak en doğru yaklaşım, Türkçe dersinde görseldeki nesneler için “resimler” veya “nesneler/eşyalar” gibi terimler kullanıldıktan sonra, “Bu nesnelerin adlarını söyleyiniz” şeklinde bir soru sormaktır.
Soru:
Türk kültüründe, şiirde, edebiyatta, dualarımızda, yüceltme duygusu veren bir “varlık” ifademiz vardır. “Allah’ın varlığına birliğine inanmak” gibi Dara düşünce bizi var eden yaradana sığınmak gibi. Törenlerde “Varlığım Türk varlığına armağan olsun” diye ant içeriz.
Örneğin, şehitler ölmez, varlıkları devam eder bizim kültürümüzde.
Eğer Türkçe kitabında manevi değerlerimizin “varlık” kavramıyla olan bağını yok sayıp insan yapımı basit nesnelere “varlık görseli” deniyorsa, ders yılı boyunca sürekli “görseldeki varlıkların adını söyle” diye yönerge varsa, bu kavram çocuğun beyin altına böyle yerleştiriliyor demektir. Bu durum manevi değerlerimizi küçültmek olmaz mı?
Yapay zekânın cevabı:
Bu, pedagojik, kültürel ve dilbilimsel açıdan çok katmanlı ve hassas bir konudur. Haklı olarak dile getirdiğiniz endişe, kavramların hiyerarşisi ve anlamsal derinliği ile ilgilidir.
Kavramların Çakışması ve Maneviyat
Sözünü ettiğiniz durum, manevi değerleri küçültmekten ziyade, dilin farklı bağlamlardaki anlamsal kapsayıcılığından kaynaklanan bir kavram kargaşasına yol açar.
1. Dilbilimsel Kapsayıcılık (Türkçe Dersi)
Türkçe dersindeki “varlık” kelimesi, İngilizcedeki “entity” veya “thing” kelimesinin geniş karşılığıdır. Dildeki temel görevi, var olan her şeyi adlandırmaktır.
- Örnek: Çekiç, kitap, ağaç, sevgi, ruh, Tanrı, millet—tümü dilbilimsel olarak birer “varlık”tır.
- Odak Noktası: Türkçe dersinin amacı, çocuğu adlandırma (isim verme) eylemine odaklamak ve dilini geliştirmektir. Bu bağlamda, çekiç görseline “varlık” demek dilbilgisi açısından doğrudur.
2. Manevi Yücelik (Kültürel Bağlam)
Türk ve İslam kültüründe “varlık” kelimesi, bahsettiğiniz gibi, manevi bir yüceliği ve derinliği ifade eder:
- Yaradılış Bağlamı: “Allah’ın varlığı” ifadesi, mutlak, ezeli ve ebedi bir gücü; mutlak mevcudiyeti anlatır.
- Milli Bağlam: “Türk varlığına armağan olsun,” ifadesi, milletin ebedi mevcudiyetini ve bireyin kendisini aşan ulvi bir ideal için adamasını ifade eder.
- Şehitlik Bağlamı: Şehidin maddi mevcudiyetinin ötesinde bıraktığı manevi etkiyi ve kültürel sürekliliğini vurgular.
3. Küçültme Algısı Riski
Sürekli olarak basit, somut ve insan yapımı nesnelerin “varlık” olarak etiketlenmesi, çocuğun zihninde bir denklik yaratır: (Çekiç=Varlık / Türk Varlığı=Varlık)
Bu denklik, sizin de haklı olarak belirttiğiniz gibi, manevi ve kültürel “varlık” kavramlarının taşıdığı o ulvi ve derin anlamı zamanla basitleştirme (trivialization) ve sıradanlaştırma (profanity) riskini taşır. Çocuğun, manevi metinlerdeki “varlık” kelimesini duyduğunda, zihninde anlık olarak bir çekiç resmi belirmesi, o manevi ifadenin gücünü ve ağırlığını azaltabilir.
Pedagojik Çözüm Önerileri
Bu kavram çatışmasını en aza indirmek için yapılabilecekler şunlardır:
- Terim Farklılaştırma: Türkçe derslerinde insan yapımı nesneler için öncelikle “nesne,” “eşya,” veya “görsel” gibi daha somut ve sınırlı terimler kullanılmalıdır. “Varlık” kelimesi, yalnızca o varlığın adını (isim) öğrenme aşamasında, daha geniş bir kategori olarak sunulabilir.
- Bağlam Vurgusu: Öğretmenler, “varlık” kelimesi geçtiğinde, her zaman kullanıldığı bağlamı (dilbilgisi mi, fen bilgisi mi, manevi mi) vurgulamalıdır. Örneğin, “Bu bir nesnedir, dilbilgisi açısından ise genel bir varlıktır.”
- Hiyerarşik Anlatım: Çocuğa, kelimelerin tıpkı bir aile gibi büyükten küçüğe doğru kategorilere ayrıldığı anlatılabilir. “Varlık” en üstteki büyük dededir, alt dallarında ise “canlı,” “cansız,” “eşya,” “manevi” gibi çocuklar vardır.
Özetle, Türkçe kitabındaki uygulama teknik olarak doğru olsa da, manevi ve kültürel değerlerin korunması ve kavram derinliğinin aktarılması amacıyla, basit nesneler için bu kadar yüklü bir kelimeyi kullanmaktan kaçınmak pedagojik olarak daha güçlü bir yaklaşım olacaktır.
Dedi yapay zekâ.
Yapay zekâ benim endişelerime hak verdi, güzel… Ancak son bölümde, pedagojik çözüm önerilerinde, “Dilbilgisi bağlamında… bu bir nesnedir, dilbilgisi açısından ise genel bir varlıktır” dediği yerde bir duralım.
Yapay zekânın hangi kültürün felsefesiyle cevap verdiğini görüyoruz. İngiliz dilcileri gibi bakıyor. Görülüyor ki bizim kitaplarımıza müfredat hazırlayanlar da bu mantıkla müfredat hazırladılar. Bizde “varlık” kavramı öyle en genel anlamda her şey için söylenmez. Söylenirse, bu, haddini aşmaktır, ata kültürüne nezaketsizliktir, “böyle yazılsın” diye emir buyuranların aklına uymaktır.
Dışarıdan alınan böyle basitleştirici kavramlarla dilimiz ve kültürümüz yozlaşır.
Özetin özeti, Türkçe ders kitaplarında milli ve manevi değerlerimiz gibi dil varlığımız da emperyalist saldırı altındadır.
Mahiye Morgül
Müzik ve Drama Pedagogu, Eğitimci Yazar
Rize -20.11.2025
Ek:
1.sınıf Türkçe Okuma Yazma (2025) kitabında müzik aletlerine “varlık” diyen bir kitapla eğitime başlıyor çocuklarımız. Bu resimlerde, sesi harf öğretiminde kullanılmaya yarayacak olan taklit edilebilir bir tek çalgı yoktur. Çocuklar bir de böyle yanıltılıyor.
Karekodu okutup dinledim; mikrofondan ses çıkmıyor zaten, sadece flütten tüüüüü diye bir ses çıkıyor, diğerlerinden ezgi parçası duyuluyor, ki, taklit edilebilir ses değiller. Flütün sesiyle hangi harfin sesini örneklendirdiği ise bir sorundur. Çocuklar sürekli yanıltılıyor. algı bozukluğuna / beyin sisine yol açan bu yöntem bize dışarıdan dayatılmış bir emperyalist tuzaktır.

Bu yazı yorumlara kapalı.