"Enter"a basıp içeriğe geçin

Tarafımızı Belli Etmek İçin Savcılığa Şikâyet Ettik 8.3.2018

Tarafımızı Belli Etmek İçin Savcılığa Şikâyet Ettik  

 

2.Sınıf Matematik kitabına yaptığımız şikâyete savcılıktan “takipsizlik” kararı verildi. Ancak 1.Sınıf Türkçe için bir üst mahkemeye yaptığımız itiraza henüz cevap yok.

Basın suçları savcılığına yaptığımız suç duyurusu Memur Suçları Soruşturma Bürosuna yönlendirilmiş ve “takipsizlik” kararı orada alınmıştır. İdari hukuk yoluna gidilmesi gerektiği öneriliyor.

Daha önce İl İdaresi Mahkemelerinde dava açtığımız kitaplar yıllar sürdü. Kazandığımız davalarda bile Danıştay aşamasında yıllardır bekleyenler var. Üstelik dava açtığımız her kitap ertesi yıl kaldırılıyor, bakanlık da mahkemeye “biz zaten kaldıracaktık” diyor. Suçu işleyenler yaptıklarıyla kalıyor. Bir de, MEB, şu kadar kitabı kaldırdık diye açıklama yapıyor. Bu da bir kandırmacadır. Her yıl değiştirerek daha kötüsünü çocuğun önüne koymak bunların yöntemidir. Her yıl değiştirmekle kendi yarattıkları ders kitapları piyasasına çalışıyorlar, bütçemiz buna gidiyor. Bir de “eğitime şu kadar bütçe ayırdık” derler.

Matematik 2 kitabı için verilen karardan anlıyorum ki Savcılık, kitabın içinde açık seçik Anıtkabir’i çocuklara korkulacak bir mekân olarak öğretenlerin suç işlediği ile ve bunun çocuğun ruh sağlığına vereceği zararın Çocuk İstismarı suçuna gireceği ile hiç ilgilenmiyor.

Çocukları hukuk korumuyor. Ne tuhaf!

Biz de zaten çocuktan yana taraf olduğumuzu belli etmek için şikâyet etmiştik, öyle diyelim. Ama suç duyurusu yapanların sayısı artıyor, bir gün bizi dikkate almak zorunda kalacaklarından eminim.

……..

 

Dünya Sağlık Örgütünün “İstismar” tanımı

Çocuk İstismarı deyince sadece cinsel taciz anlayanlarla olmuyor, önce kavramları oturtmak lazım. Tıpkı ders kitaplarında kavramları yanlış öğrettikleri gibi, hukukçuların da, tüm toplumun da kavramları değiştirildi, bunu görüyorum.

Tecavüzün tek anlamı mı vardır, ben mi yanılıyorum diye biraz internet taradım. Yanılmadım, birçok anlamı var ve hepsi de SUİSTİMAL halidir. Haneye tecavüz gibi, köyün ortak mallarına tecavüz gibi…

Bir sonraki suç duyurusu dilekçemde bu bilgileri savcılığa sunacağım.

Eğitim hakkının kötüye kullanılması da istismardır. EĞER ÇOCUK İSTİSMARA AÇIK HALE GELİYORSA bu İHMAL olarak ele alınır ve suç kapsamına girer.

Çocuğa gereken besini vermemek ya da hastalık yapacak şeylerle sağlığını bozacak şekilde beslemek gibi, gereken bilgiyi vermemek de İHMAL suçudur, ona yapılan zihinsel istismardır.

Çocuğun aklını çelerek onu suça yönlendirmek de Çocuk İstismarıdır.

Dünya Sağlık Örgütünün “İstismar” tanımı:

Çocuğun sağlığını, fiziksel ve psikososyal gelişimini olumsuz etkileyen, bir yetişkin, toplum veya devlet tarafından bilerek veya bilmeyerek yapılan tüm davranışlar çocuğa kötü muameledir. Tanım, aynı zamanda çocuğun istismar ya da şiddet olarak algılamadığı veya yetişkinler tarafından istismar olarak tanımlanmayan davranışları da kapsar.”

İstismar Türleri

Çocuk İstismarı genel olarak; fiziksel, cinselduygusal istismar ve ihmal olarak dört grupta incelenir.

 

Duygusal İstismar: Çocuğun duygusal bütünlüğüne ve kişilik gelişimine zarar veren her türlü davranış ve eylemdir.

Sonuçları: Aşırı saldırganlık veya içe kapanma, konuşma ve diğer iletişim bozuklukları, fiziksel gelişimin yavaşlaması, çocukta var olan astım ya da alerji gibi hastalıklarına artması, madde bağımlılığı, kendine zarar verici davranışlar veya intihar düşünceleri, yaşının gerektirdiği gibi davranamama, bilişsel/zihinsel gelişiminde  gecikme ve buna bağlı olarak okul hayatında başarısızlık.

 

İhmal:

Çocuğun beslenme, giyinme, barınma, tıbbi bakım, eğitim ve uygun gözetim (korunma) gibi ihtiyaçlarını ve duygusal ve psikolojik ihtiyaçları ile eğitimsel/bilişsel ihtiyaçlarını karşılamakta yetersiz olmak ve çocuğun uygun büyüme ve gelişimi konusunda denetim eksikliği göstermektir.

Sonuçları: İlgi isteği ve bundan kaynaklı olarak uygun olmayan isteklerde hayır dememe, arkadaşlık kuramama, yoğun içe atım, okula devam etmede isteksizlik, ders çalışmada isteksizlik ve öğrenme güçlüğü (disleksi).

 

Çocuk, gereken eğitim ona verilmeyerek, yani eğitimi ihmal edilerek istismara açık hale getiriliyorsa bu da Çocuk İstismarıdır. Bu ihmal suçunu devlet eliyle işlemek ise ceza artırma nedenidir.

…..

 

Psikologları göreve çağırıyorum.

Bir ders kitabında defalarca disleksiye yol açacak şekilde kavramlar anlamsız hale geliyorsa, ya da bilinen kelimeler farklı anlamda kullanılıyorsa, yani sonuçta çocuk “okuduğunu anlayamaz” hale getiriliyorsa, Türk Psikologlar Derneğine de klinik psikologlara da iş düşer.

Ayrıca belirtelim, başında Türk olan bütün resmi ve özel kurumlar yakında berhava edilecekler. Son bir Milli görev alın, bu kitaplarla Eğitim Hakkı kötüye kullanılarak istismar görmüş çocukları korumaya geçin.

Bu işten kazandığınız paraları unutun, koruyucu hekimlik yapın, çocukları disleksi bataklığına atanlarla mücadeleye geçin. Kitaplardaki korku görsellerine sesinizi yükseltin veya sadece EDAM tarafından yayınlanmış Değerler Eğitimi kitaplarına bir rapor hazırlasanız o bile sizi Türk Eğitim Tarihine geçirmeye yeter.

Vereceğiniz raporlar Çocuk Koruma Kanuna bu yönde hüküm eklenmesine yarayacaktır.

……

 

Gülibik tavuk mudur horoz mudur?

2.Sınıf Matematik kitabında sadece metreyi değil günlük kullandığımız kavramları dahi bozduklarına iki örnek vereceğim. Sonra çocuklar neden akılsız cümle kuruyorlar, anlayacaksınız.

1.Örnek (s.68); Çarşamba günü sabah 15 sepet, akşam ise 19 sepet elma toplayan bir dayı ile eşi, Çarşamba günü toplam kaç sepet elma toplamış olur?

Toplum olarak da “öğleden sonra” kavramlarımızın bozulduğunu görüyorum. Bu sene bana ikindi saatlerine “iyi akşamlar “diyen çok insana rastladım, tesadüf olabilir mi?

2.Örnek (s.72); Gökhan’ın Gülibik adında sevimli bir tavuğu var. Gülibik 14 tane yumurtanın üzerinde üç hafta boyunca kuluçkaya yattı. Yumurtaların 9 tanesinden civciv çıktı. Civciv çıkmayan yumurtaların sayısı kaçtır?

Aklınıza “Ötüver de Gülibiğim bi yol ötüver… ” türküsü geldi mi?

Gülibik meğer tavuk adıymış ve tavukların da ibikleri olurmuş! Öğrendiniz mi?

Benim aklıma 2006 yılında Talim Terbiye Kurulu Başkanı Ziya Selçuk geldi. Parçalı müfredatın yerli şubesiydi. Gazi Eğitim Fakültesinde Matematik öğretmeniydi. “Bir gemide 20 koyun 15 keçi var, kaptanın yaşı kaç?” sorusuna cevap veremeyen çocuk kalmayacak demişti.

Evet, bu da oldu, çocuklarımız önüne ne konursa itiraz etmeden yiyor, artık elmalarla armutları topluyor, kaptanın yaşını öyle hesaplıyor.

Buna dur diyecek psikolog arıyoruz, anne baba arıyoruz, hukuk arıyoruz.

…….

 

Kadını İstismarın böylesi…

ORAN dolmuşu TRT kavşağında yavaşladı, koskocaman reklam panosu gözüme ilişti.

Balerinin bacakları var resimde, havada çok uzun bir adım atmış, sadece belden aşağısı görünüyor, kafası ve belden yukarısı yok… Şaşırdım. Tüller belden aşağısını örtmüş gibi ama apış arasından tül külot seçiliyor. Ayakları uzun açılır balerinin, yana açılmaz… Pabuçlarına bakınca havada uzun adım görünüyor, fakat balerinin apış arası yana açık gibi, belli ki yanıltma kolaj yapılmış. Üstelik balerin tüm bedenini saran özel yapılmış kalınca külotlu çorap giyer, bu reklamdaki gibi dantel külot değil. Porno imaj verilmiş reklam, çok rahatsız edici bir şey. Baleye de hakaret, kadına da, sanata da…

8 Mart haftasında yapılıyor bu biz kadınlara!

Dünya Kadınlar Günü diyerek eğer böyle porno reklamlar gözümüze sokuluyorsa, bu da bizim beynimize tecavüzdür, zihin tacizidir. Bu reklam benim için en büyük aşağılamadır!

Bir de BBP’nin yeni bir afişi var Ankara Büyükşehir Belediyesi panolarında. “Dünyayı kadın eli değiştirecek” diyor. Bu da yanlıştır. Kadının eliyle diyerek siyasi reklam olamaz!

Kadının üzerinden elinizi çekin beyler!

8 Mart günü Emekçi Kadınlar Günüdür, kadınlar günü değildir. En emekçi kadın anne olan kadındır. Annelerin en büyük emeği çocuklarınadır. Eğer çocuklarını perişan ediyorsanız annenin emeğine haksızlık ediyorsunuz demektir.

Annenin çocuğuna koruma yaparsanız odur emekçi kadına en büyük saygınız.

Bu hafta toplanan platformlarda çocuklara yönelen zihin tecavüzü dahil her türlü istismara karşı çocukları koruyucu önlemler almak üzere tartışma başlatmayı öneriyorum. Çocuk Koruma Kanununa “ders kitapları yoluyla zihinsel taciz suçu”nu eklememiz lazım.

Türk milleti olarak hepimiz ders kitaplarından reklam panolarına kadar büyük bir saldırı altındayız. Bu hal bana diyor ki, TSK dış cephede aslanlar gibi savaşırken düşman iç cepheyi ciddi olarak ele geçirmiş ve halkımızın dikkatlerini tecavüzle meşgul etmek üzere birileri düğmeye basmıştır. Fitne var, fesat var, dikkatleri başka yöne çekme var…

En büyük zayiatı Eğitim Cephesinde veriyoruz, farkındasınız.

 

Mahiye Morgül

Bu yazı yorumlara kapalı.