Çocukları Yalnızlaştırmak Eğitimin Hedefi Olamaz!
“ İnsan sosyalleşmezse intihara gider”
HaberTürk TV’de akşam (7.4.2018) bir grup ilahiyatçıyı bir araya getiren Buse Biçer’in sunduğu programı izledik. Gençler İslam’dan kaçıyor, deizm, ateizm yayılıyor, buna çare İslam’da güncelleme vb konuşacaklardı. Sosyolog Ebubekir Sofuoğlu bir ara “Kuran yasaktı” diye bir cümle sarf edince ve diğerleri de buna suskun kalınca, program sunucusuna ve hepsine şöyle bir mektup gönderdim:
“Değerli Buse Hanım,
Galiba gençlerin İslam’dan soğuması gündem idi. Fakat konuklarınız bu akşam DİN üzerine tartışmayı tercih ettiler.
Oysa gençler, yani bunca yıldan beri İmam Hatip veya daha ilkokul 5.sınıfta birçok Din Bilgisi ders kitaplarıyla ve İlahiyat mezunu öğretmenlerle beraber ders işledikleri halde neden böyle bir eğilim başladı diye sorarak başlamak gerekirdi. Bence sorunun nedenleri üzerinde durmalı, konuyu DİN EĞİTİMİ DERS KİTAPLARI üzerine getirmeliydiniz.
Asıl sorun 2005 yılından beri yazılan her yıl değiştiği halde daha kötüsü çocukların önüne konulan Din Eğitimi ders kitaplarıdır. İster seçmeli, ister zorunlu, ister Arapça, ister Siyer kitapları… Hepsi aynı elden çıkmış gibi hadisler üzerinden, çocuğun ilkokul çağında aklını zorlayacak kadar baskıcı, yanlış, itici, porno imajlı ve tiksindirici anlatımlar içeriyor.
Din Kültürü öğretmenleri bu kitapları açtırmıyor, kendileri anlatmayı tercih ediyor.
Birkaç yıl önce Kanal B ekranlarında ben ve İlahiyatçı Prof. arkadaşım Nusret Çam ile birlikte çıktık, bu kitaplar kaldırılmalıdır, bu çirkin karikatürlerle din eğitimi olmaz, vahşet anlatımlarıyla İslam öğretilmez, bu kitaplarla gençlerin varacağı yer İslam değil daha farklı yerlere savrulmaktır diye anlattık.
Ankara’da 6.sınıf velisi türbanlı bir anneyle Hz.Muhammed’in Hayatı kitabına Ankara İl İdaresi Mahkemesinde dava açtık. Dava dosyasını size gönderebilirim. Okulda Zihin Terörü adlı kitabımda bu dava dilekçesi yayınlanmıştır. (bkz.mahiye.com /Kendi Kitaplarım)
Maalesef çocuklarımıza bütün derslerde aynı şekilde o dersten soğutmak üzere yazılmış kitaplar veriliyor. Din Dersi kitaplarıyla ilgili Talim Terbiye Kuruluna yönelik şikâyetlerden mutlaka söz etmelisiniz. Sağlıcakla. Mahiye Morgül (Eğitimci Yazar)”
…..
Sürecin nasıl yürütüldüğünü görmek açısından…
2005’den başlayarak yazılan ders kitaplarında ana felsefe Gardner’in Çoklu Zekâ (Parçalı zekâ) kuramı idi. Eğitimde birliği bununla parçalamaktı hedefleri. Kamucu eğitimden piyasacı eğitime geçiriliyorduk. Bunu kotarmak üzere SPAN adlı ABD eğitim tekeli 1995- 2005 arasında YÖK Dünya Bankası dairesinde konuşlandırıldı. Türban mağdurları yaratma dahil, sınav kitapçıklarının çalınması dahil, taşımalı sistemle köylerin varoşlara indirilmesi dahil, 8 yıllık güya kesintisiz eğitim diyerek 5 yıllık ilkokulu içi boş 4 yıla indirmek dahil, İHL’lerin orta kısmını kapatmış gibi gösterip Din Eğitimi ders saatini artırarak 5.sınıftan başlatmak dahil, bugün şikayet ettiğimiz pek çok çürümeyi başlattılar. Oluşturulan eğitim kitapları piyasasına bugün egemen olan EDAM da bu süreçte kuruldu, Diyanet’in bastığı Kuran Kursu kitaplarında EDAM adını görür olduk.
Yeni durumun eğitim felsefesi özetle bu. Ev okulu kitaplarının yazarı ve Edam’ın kurucusu şu anda MEB’da eğitim başıdır.
Parçacı eğitimin görevlisi Ziya Selçuk’un açıkladığına göre parçalama kuramının kullanım süresi tamamlandı, sırada “ev okulu” modeli var, buna geçiriliyoruz, buna göre artık İmam Hatip Liseleri dahil bütün devlet okullarının tükaka edilmeleri gerekiyor. Gerçek niyetinden hiç söz etmeden gençlere biçecekleri yeni gömleğin toplumda kabul görmesi için şimdi bu rüzgâr büyütülüyor. Ekrandaki konuşmacıların çoğu bu süreçten haberli bile değildir, sunucunun soruları onları belli bir noktada tutar. Ancak anlıyoruz ki ekilen tohumlar yeşerdi, bu uygulamanın gençlerimizi ve toplumu getirdiği sonuçları konuşuyoruz.
….
Bu sonuçlar MEB’nın 2011/KHK/652 ile yenilenen tanımına uygundur.
KHK ile Milli Eğitimin amaçları ortadan kaldırıldı ve MEB’nın görevi özetle “küresel ekonominin gerektirdiği eğitim programlarını uygulamaktır” şeklinde tanımlandı.
Millî Eğitim Bakanlığının görevleri şunlardır:
- a) Okul öncesi, ilk ve orta öğretim çağındaki öğrencileri bedenî, zihnî, ahlakî, manevî, sosyal ve kültürel nitelikler yönünden geliştiren ve insan haklarına dayalı toplum yapısının veküreseldüzeyde rekabet gücüne sahip ekonomik sistemin gerektirdiği bilgi ve becerilerle donatarak geleceğe hazırlayan eğitim ve öğretim programlarını tasarlamak, uygulamak, güncellemek; öğretmen ve öğrencilerin eğitim ve öğretim hizmetlerini bu çerçevede yürütmek ve denetlemek.
(http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2011/09/20110914-1.htm)
2005’den itibaren zihin parçalama kuramına göre yazılmış olan bütün ders kitaplarıyla küresel taleplere göre insan yetiştirme tohumları ekildi, sonuçlarını daha başka nasıl görmeyi umuyorduk?
Şimdi birilerinin 2023 hedefinde bireysel öğrenme var. Tablette öğrenme, uzaktan video kameralı öğrenme, evde öğrenme ve benzeri bireysel yollarla tek başına bilgiye erişim. Yetmedi çocuğun mizacına göre 9 çeşit öğrenme… Yani çocuğu yalnızlaştırma…
Moda olan çeviri kitaplara bakın, beyin altına ekilen anahtar kelimeyi bulun:
J.Taylor Gatto –Eğitim Bir Kitle İmha Silahı /Zorunlu Eğitimin Karanlık Yollarında Bir Yolculuk (Ev Okulu kitaplarının yazarı Talim Terbiye Başkanı A.Durmuş’un Önsözüyle)
İvan İllich- Okulsuz Toplum
Daniel Pennach- Okul Sıkıntısı
Jacques Ranguere -Cahil Hoca
Salman Khan –Dünya Okulu
Daniel Goleman-Duygusal Zeka Neden IQ den daha önemlidir
William Glasser – Başarısızlığın Olmadığı Okul
Michael Apple – Eğitim Toplumu değiştirebilir mi?
Catherine Baker –Zorunlu Eğitime Hayır
Kieran Egan – Derinlemesine Öğrenme
Psk.Enver Demirci, Ziya Selçuk – Rehber Benim
……..
HaberTürk TV ekranında akşam “Kuran’ı yasakladılar” diyen Sosyolog Ebubekir Sofuoğlu’na bir çift sözüm olacak. Ona itiraz etmeyen diğer konuşmacıları da ekliyorum; Mustafa Tekin (İst.Ün.), Caner Taslaman (Yıldız T.Ü), Vehbi Başer (Kocaeli Ün.), Servet Bayındır (İst.Ün.), Tayfur Erdoğdu (Yıldız T.Ü.)
Yaşım yetmiş ve ben her Perşembe akşamı sesli kuran okunan bir evde büyüdüm. Kuranı yasakladılar diyerek beni ve benim yaşımdakileri kandıramazsınız.
“mahiye.com” sitemde Mayana Kitaplığı sayfasında bulunan;
–İslam Dini-Hamdi Akseki (İtikat, İbadet, Ahlak) 1932’yi tıklayınız, okuyunuz. 20.basımı elimizde bulunan kitabın 1933 ve 1942 basımlarına yazılmış önsözlerine dikkatinizi çekerim.
http://mahiye.com/index.php/egitim-ile-ilgili-videolarim/ bağlantısında bulunan;
“6 Şubat 2014 Hz. Muhammed’in Hayatı, Ders Kitaplarında Karikatür ve Porno…”
“5 Ağustos 2016 Ders Kitaplarında Milli ve Manevi Değerlerimiz” başlıklı TV programlarımı izleyiniz.
Bu kitaplar siz öğretim görevlisiyken yazıldı, hiç eleştirdiğinizi duymadım. Ve bu sene, 1.sınıf Türkçe (MEB) kitabında Beberobo ve Siberton adlı robot çizim ve metin yazarı Yahya Alakay’ın aynı zamanda EDAM şirketinin yazarı ve çizeri olduğunu, çocukları çaktırmadan Siberton Baptist Kilisesinin videolarına ve “Tombili’nin Balinası” metnin çizimleriyle Mavi Balina intihar oyununa hazırladıklarını gördünüz mü?
DİB yayını Yaz Kuran Kursu kitaplarında daha kapakta namaz kılan nineyi gıdıklayan çocuk resmedildiğini, kitabın EDAM tarafından hazırlandığını, içinde EDAM yayını Kırk Hadis Kırk Çizgi karikatür kitabından görseller kullanıldığını, “Oynayalım eğlenelim” adı altında çocuğa “Allah” adının sildirildiğini/çizdirildiğini ve bu kitaplar yüzünden genç imamların istifa ederek başka mesleklere geçtiklerini, biliyor musunuz?
Sayın Sofuoğlu,
Akşamki programda biriniz “ İnsan sosyalleşmezse intihara gider” dediniz, doğru bir şey söylediniz. Program boyunca altı çizilecek tek cümle buydu. Ama hiç biriniz dönüp çocuklarımızı intihara kadar götüren bu savrulma rüzgârı nerden kaynaklanıyor diye sormadınız? Ben sorayım o zaman:
Siz bir sosyolog olarak çocuğu yalnızlaştıran bu parçalı eğitim programına ne diyorsunuz?
Ziya Selçuk yeni Talim Terbiye Başkanı olmuştu, yıl 2004. Henüz profesör değildi ama adının önüne prof yazmıştı. Gazi Üniversitesi salonuna acil olarak topladığı 650 hocaya bir şey söylüyordu. Özetle “Küresel bir rüzgâr esiyor, önümüzde ulusal direnç noktaları var, küreselleşmenin bayrağını dik tutma görevi üniversitelerindir” diyordu. Elinde benim Cumhuriyet gazetesine verdiğim Span belgesi vardı. O gün o salona özel davetliydim. Henüz emekli değildim ve başıma ne gelecekse gelsin, gerçeği halka anlatmak öncelikli görevimdi, gittim. O salonda, “küreselleşmenin önündeki ulusal direnç noktası” bendim, salon neredeyse üzerime yürüyecekti. Orada deşifre ettiğim SPAN şirketinin dört görevlisinin adı hala aklımdadır; Teo Savelkous, Marjan Vernooy, Paul Vermoulan, Johan Gademan. Bunların on yıllık görev süresi 2005 de bitti, kalan işleri kimi eğitim fakültelerine ve yayıncı şirketlere devredip gittiler.
Sayın Sofuoğlu, küresel merkezden Tansu Çiller eliyle getirilmiş olan SPAN programında çocuklarımızın dinden soğutulması dahil, dayanışmaya dayalı aile kültürünün, milli ve manevi değerlerin erozyona uğratılması, yani çocukların yalnızlaştırılması vardı ve artık sonuçlarını intihar olarak görmeye başladık. Bir sosyolog ve devletten maaş alan bir öğretim üyesi olarak ne düşünüyorsunuz?
Son soru:
Sosyal kelimesini “sosyal devlet” tanımı dahil hiçbir yerde sevmeyen küreselciler tarafından “sosyoloji” kürsülerine çizik atıldığını bilmediğiniz için kendinizi 28 Şubat mağduru gösterip duruyorsunuz. Size neden tarih kürsüsünde yer verdiler, şimdi çözebilecek misiniz? İsterseniz Sayın Erbakan’ın “Siz hala 28 Şubat’ı Atatürkçüler yaptı mı zannediyorsunuz?” videosunu izleyin. Ben dersem inanmazsınız.
Asimetrik Psikolojik Harp bu. Siz, size “bak bak” dedikleri yere bakarsınız, EDAM Değerler Eğitimi setinde gördüğünüz uçurumdaki çocuk gibi, çocuğu uçurumdan sarkıtan maymunu görürsünüz, maymunu tutan ayıyı, ayının diğer eli yılanın kuyruğunu tutmaktadır, fark edemezsiniz ve siz bu çocukları uçurumdan aşağı maymun attı diye anlatırsınız.
Ne yaptınız dün akşam, farkında mısınız? İslam dininde yeni düzenleme gerekir mi gerekmez mi bunu konuştunuz. Bunun düğmesine basıldığı için bunu konuşmanız istendi.
Çocuklarımızı uçuruma atan şu emperyalist boyunduruktan onları nasıl kurtaracağınızı konuşmaktı göreviniz, bunun için devletten, her şeye rağmen bitirilemeyen bu kamucu sosyal devletten maaş aldığınız için öncelikle buydu göreviniz, yapmadınız. Gençleri gerçekten kurtarmak meseleniz olmadığı için de İslam şöyle olursa böyle olursa diye ne söylerseniz söyleyin gençlere boş gelecektir. Sizi umursamadıkları için onlara yok deist yok ateist sıfatlar etiketleyip duracaksınız. Aslında onlar bir sosyal koruma şemsiyesi olarak ortaya çıkmış olan İslam’a değil şu anda çocuğu korumanın adını bile etmeyen şu vahşi küreselci sisteme tepki veriyorlar, anlamak istemiyorsunuz. Gençler gayet doğaldır ki sosyal (iş, aş, barınma, eğitim, sağlık ve güvenlik) olarak kendilerini koruyan birilerini karşılarında görürlerse onun düşüncesine saygı duyarlar.
Size ve o programa katılan akademisyenlere tarih ödevinizi verdim, haydi çalışın bakalım, belki bir gün kendinizi gençlere affettirebilirsiniz.
Mahiye Morgül
8.4.2018
Bu yazı yorumlara kapalı.