"Enter"a basıp içeriğe geçin

Osmanlıda Başmüderrislik Çok Daha İleriydi 25.5.2018

 

Osmanlıda Başmüderrislik Çok Daha İleriydi

 

Milli Eğitim Bakanımız vardır, Osmanlıcıdır ama Osmanlıda başmüderris olmak hangi süreçlerden başarıyla geçmiş olmayı gerektirir, bilmez. Ve o makamı “hak” etmek için kendini bilim adamı yetiştirmeye adamış, yetiştirdiği öğrencileriyle nam salmış olmak gerektiğini bilmez.

Talim Terbiye Kurulu başkanımız vardır, eğitim başıdır, eğitimi başsız bırakmak için çok mizaçlı ev okulunu savunur. Osmanlıcıdır ama Osmanlıda bu makama din kitabı yazanların değil Matematik kitabı yazanların getirildiğini bilmez.  Başmüderrislik nedir hiç bilmez.

Batılı güç odakları Osmanlıyı parçaladıklarında eğitimde birliği bugünkü kadar parçalayamamışlardı, çünkü çok eskilerden gelen bilim sevgisi ve bunu destekleyen “bilim yapmak ibadettir” diyen Maturidi inanç kolu vardı. Cumhuriyetimizin kuruluşunda bu felsefe yeniden itibar gördü.

Osmanlıda Başmüdderrislik gibi Fen ve Matematik eğitimini öne çıkartan bir kurum olduğunu çoğumuz bilmez. O zaman da tıpkı bugünkü gibi bilime düşman birileri yine vardı. Kömürü bulan kahramanı veya birinci gelen bir mimarı otelde ölü bulabilirdiniz. Her şeye rağmen, devlet yoksa vakıflar şeklinde, bilim fen derslerini öğretmeyi sürdürenler vardı.

…..

Kaptan köşküne evde kaptanlık dersi alanlar çıkacaksa

24 Haziran seçimleri yaklaşırken adayları nitelikli insan yetiştirme hususunda ne diyorlar diye takip etmeye çalışıyorum.  Henüz elle tutulur bir şey göremedim.

Sanırım biz eğitim rotamızı çoktan kaybettik, yelkensiz gidiyoruz. Kaptan değişse de gemi yine kayalara çarparak içindekilerle birlikte batacak, öyle görünüyor. Çünkü bu gemi her seferinde başka kaptanlarla başka denizlere açıldığı için bu son seferde neyle karşılaşacaklarını bilen eden yok.

Geminin kaptan köşküne 2015’in 16 Temmuz sabahı Evde İlmihal, Ev Okulu, gibi kitapları olan birisi çıktı. Gemi mürettebatı ise ev okulu nedir hiç duymamış bilmiyor. Denizcilik okullarında okumuşlar, evde internetten uzaktan değil doğrudan okuluna giderek yerinde öğrenmişler gemi adamı olmayı, uzak deniz arkadaşlığı nedir biliyorlar, biri denize düşse diğerleri onu kurtarmak üzere dayanışmayı biliyorlar, o ruhla eğitilmişler. Onları yetiştiren öğretmenler de bu ruhla oraya gelmişti. Ama artık ilan edildi, yeni sistemde evde internetten, tabletten, kasetten veya özel öğretmen tutarak, vb tek başına bilgiye erişimle gemicilik öğretilecek. Mürettebatın evinde gemicilik eğitimi alması gerekiyor ve onları yetiştirecek olan öğretmenlerin de buna göre eğitilmeleri lazım. Önce öğretmenleri buna ikna etmek gerekecekti. Kolay değildi. Örneğin “Artık okulda değil evlerde talebi olanlara ev öğretmeni olacaksınız, öğretmenlik sistemini değiştiriyoruz”  diyeceklerdi, diyemediler. Yüzlerine bir hakaret bombası atıldı, şok halde kala kaldılar.

Bu sistemle hiçbir meslekte öğrenci yetiştirilemez. Gemi mürettebatını örnek vermemiz bundan. Bu gemi kayalara çarparak batar!

“Yok mudur kurtaracak?” diye haykırma sırası bizde!

Osmanlıyı batma noktasına geldiğinde kurtaran nitelikli eğitilmiş vatansever asker ve aydın bir sınıf vardı. Türkiye ise şu anda daha niteliksiz bir eğitime evriliyor ve Eğitim Fakülteleri de buna göre yeniden şekillenecek.

Bunu dillendiren Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz’a ne eğitim Fakültelerinden ne de YÖK’ten bir itiraz çıkmaması çok hazindir. Görülen lise başarısızlığını “ettiğiniz mezunlar bunları okuttu” diyerek suçu fakültelerin üzerine yıkan İsmet Yılmaz’a bu seviyede cevap vermek çok güçtür elbet, ama yine de istifa etmek gibi eylemli olarak söyleyecek bir şey mutlaka vardır. Türk insanını Çoklu Zekacılıkla nasıl aldattıklarını ekrana çıkıp açıklayabilirler. Şimdi “Çoklu/9 Mizaç ile evde ev öğretmeni” yetiştirecek öğretim üyeleri getirilecek o kürsülere, kendilerinin kürsüleri kapatılacak, hiç olmazsa ekranda istifa ederek onurlarını kurtarmalarını öneriyorum.

Osmanlıda Başmüderrislik payesi bir onur madalyası gibiydi. Zorlu bir yarışmanın sonucunda kazanılırdı. Şu kadarını anlatayım:

Yetiştirdiği öğrenciler çok başarılı işler yapmış olan okulların Matematik ve Fizik öğretmenleri Ramazan ayında saraya bilim şenliklerine davet edilirdi. Şenlik bir yarışmaydı, Zor Soru Sorma Yarışması. Onun sorularına kimse cevap veremediği zamana kadar sürerdi. Baş Müderrisliği onur ödülü olarak hak etmek gerekirdi, o bir atama yöntemi değildi. Liyakat hak edenindi. 1870’lerde yapılan son şenlikte Rize’den davet edilen Koratacı Galip Efendi Başmüderrisliği böyle hak etmişti.

Osmanlı arşivlerinde Başmüderrisliği 40 kere Rizeli müderrislerin hak ettiği yazılmıştır.

O bir onur kapısıydı, ona ermek için medreseler (bugünün fakülteleri) buna göre insan yetiştirirdi. Ali der ki Veli der ki alıntılarıyla doktora yaparak değil, Gardner diyor ki ile başlayan kullanım süresi 2005-2015 olan tezler yazarak değil, patenti sana ait en zor Matematik sorularını hazırlayıp er meydanında herkese soracaksın! Soracak sorun yoksa başkasından almışsan zaten orda işin yok. Biz şimdi ne yapıyoruz, 10 yıl kullanım süresi doldu bu okuma yazma sistemini kaldırıyoruz, öyleyse tablette evde öğrenmeye geç, buna göre ev öğretmeni fakülteleri aç… ABD şirketleri tablet satacak da…

40 kere Osmanlıya başmüderris yetiştirmiş Rizeli bir eğitimci olarak bugün bunları yazmak bana düştü, bu da bana zor geliyor.

……..

19 Mayıs haftasında Rize’deydim.

Bu hafta Rize’de olmakla Rize Kuvayi Milliye mezarlığını bir grup veli ve öğrenciyle birlikte ziyaret fırsatımız oldu. Bir de bu mezarlığa yakın bir tepede ebedi uykusunda olan 19 Mayıs törenlerinin unutulmayan izci lideri Sulhsever Atakan öğretmeni ziyaret ettik.

Bursa’dan gidip aldığım ipekböceklerini tırtıl haliyle mahallemin ilkokulunda 3.ve 4.sınıf öğrencilerine seminer verdim. Dumlupınar’da şehit Top. Yüzb. S.Asaf Mercan’ın adını verdiğimiz salonda seminer vermek benim için 19 Mayıs kutlamaları kapsamında bir etkinlikti.

Kahraman Asaf Mercan’ın dedesi yukarıda anlattığım Osmanlı’nın son Başmüderrisi Koratacı Galip Efendidir. Ve İslampaşa mahallesinde onun torunlarının yaşadığı yerde yeni açılan bir sokağa Koratacı adı verildi, bu çok taze haberdir. Yeniler bu ismi bilmeyip şaşıracaklar, şaşırmasınlar artık.

19 Mayıs, 23Nisan ve 30 Ağustos gibi Milli Bayramlarda memleketimde Rize’de olmanın güzelliği işte bu. Bayram haberlerini güncelleme fırsatı yaratıyorum, ben de taze enerji buluyorum.

Rize Cumhuriyet Savcılığına bir veliyle daha şikâyet dilekçesi verdik, mavi balinalı Matematik ve Türkçe 1.sınıf kitaplarına suç duyurusu yaptık. Bu bile Rize’den çıkmış önemli haberdir. “Ev Okulunda 9 Mizaç” sistemi getirecek olanlara cevabımız budur:

Çocukların önüne koyduğunuz şu mahkemelik kitapları da o suçladığınız fakülteler mi yazdı?

Artık kitap yazmak zorunda da kalmayacaksınız, tablet satacaksınız, ne âlâ!

Mahiye Morgül/Rize

Bu yazı yorumlara kapalı.