Rize’den Geleneksel Şifa Bilgilerine Devam…
Turgut Terzioğlu kendi icadı olan çay sirkesine mucize ilaç diyor, iksir diyor. Facebook adresinde tarif veriyor. Diyor ki:
“Asıl sevdam ÇAY İKSİRİ: Demliğe çayını koy, üzerine normal suyunu doldur. Alt demliğe 3-4 su bardak su koyup demlenmeye bırak. Bu arada çay iksiri yapacağın miktar kadar su kaynat. Çayın demlendi, suyun kaynadıysa, göbekli ya da geniş ağızlı cam kavanoz veya çelik tencerenin üzerine ıslak bir tül (ıslaklık tülün kaymaması için) koyunuz.
Bu tülün üzerine yapacağın çay iksirinin beher litresine 1 su bardağı toz şeker, esmer şeker ya da litresine 2 çorba kaşık bal koyunuz. Mesela 2 litrelik çay iksirine 2 su bardağı şekerin üzerine 2 litre kaynamış suyu gezdirerek hem şekeri eritip hem de su ve şekeri tülden sızdırıyoruz.
Tülümüzü yıkayıp tekrar kabımızın üzerine koyup, 2 su bardak çay demini tülden sızdırıp kavanoza ya da tenceremize şekerli normal demli çayımızı soğumaya bırakıyoruz. Üzeri tülbentle örtülü olacak. 20 ila 30 derece civarına gelince MAYASINI ilave edip % 60-90 arası RUTUBET 19-30 derece sıcaklığı olan güneş ışığını direk almayan yerde 7 gün MAYALANMAYA bırakıyoruz.
7 gün sonra kabımızın üzerinde beyaz bir mantar ( Bizim çay mayası dediğimiz kütle) oluşmussa, çayın rengi açık çay gibi olmuşsa, çayda sirkemsi bir koku olmuşsa; ÇAY İKSİRİNİZ olmuştur. İçindeki mayaları bir cam kavanoza al. Çay iksirini tülden sızdır cam kavanoza koy. Kullanıma hazırdır. İmza: Turgut Abi. Rize.”
Denedim ve başardım. Buharda demlenmiş çayı süzdüm, kavanoza aldım. Yoğurt mayalarken gerektiği şekilde, serçe parmağını yakmayacak kadar ılıdığı anda, mayasını kattım; iki kaşık kestane balı, bir parça bal sirkesi anası, birkaç nohut tanesi, bir kaşık da bulgur kattım. Ağzını bezle kapattım, lastikle bağladım. Yoğurt mayalarkenki gibi çay suyunun da soğumaması gerekir diyerek, kavanozu havlu ile örttüm ve hep aynı sıcaklıkta kalması için kalorifer peteğinin üzerine koydum. Bir hafta sonra üzeri ana tutmaya başladı. Ne kadar süre sonra parmak kalınlığına gelecek bilmiyorum, bekleyip göreceğim.
Çay sirkesi anasını bel fıtığına kullanmış bir arkadaşımdan nasıl kullandığının tarifini aldım: Anayı bir bezle tutup beline yatırmış, onun üzerine naylon örtmüş, peştamal gibi tüm karnını saracak şekilde belini bağlamış. Bir hafta gece gündüz belini hiç açmamış. Çay sirkesinin anası bir zar gibi kalana kadar vücudu onu emmiş. Turgut Abi’nin anlatımına göre sirke anası daha derine nüfuz ederek onarım yapmış oldu.
İksir dediği sirke anasını malûm hasta organın üzerine dışarıdan tatbik ederken hasta organı içeriden tam korumaya almak üzere, atkuyruğu otundan yapılan çaya İngiliz karbonatı katarak içirdiği bir şurup tarifi var. Atkuyruğu otunda bulunan “selenyum ve çinko” maddeleri sayesinde vücudumuza kuvvetli koruma yapabiliriz, diyor.
Kansere güçlü koruma: Bir çay bardağı klorsuz kaynamış suya bir çay kaşığı dövülmüş kuru atkuyruğu (aktarda satılır) atılır, 10 dakika beklenir, içine yarım çay kaşığı İngiliz karbonatı (eczanede satılır) katılır. Bu bir çay bardağı karışım günde bir kere tercihen aç karnına üç hafta içilir.
Bu karışımı omurga iltihabında da kullanabiliyoruz. Dolaşan romatizma ağrılarının sebebi omurganın aşağı kısmında oluşan iltihap olabilir. Doktor bu teşhisi yaptıktan sonra tedavisi omurganın alt kısmına çay iksiri (sirke anası) bağlayıp birkaç gün orada tutmak, ana kendiliğinden içeriye nüfuz ederek onarım yapacaktır, eriyip zar gibi kalır, ondan sonra uygulama sonlandırılır, ancak atkuyruğu otu çayına yarım çay kaşığı İngiliz karbonatı katarak içilen karışıma üç hafta devam edilir.
Turgut Terzioğlu’dan iltihaplı romatizmaya çare: Karayemişin kart yapraklarından bir tutam kaynatılır, 20 dakika kadar kaynatıldıktan sonra yaprakları dışarı alınır, az ılıdıktan sonra romatizmalı eklemler bu suyla pansuman edilir. Bilekte romatizma varsa, bilekler içinde kalacak şekilde bu suya sokulur. Su soğumaya başlayınca sudan çıkılır. Bu su ertesi gün ısıtılarak 3 kez pansuman yapılabilir. 21 gün tekrar etmek şartına uyulur.
Kendim bu tedaviyi romatizmalı bileklerime uygulamaya başladım. Sonucu kendim de merak ediyorum.
Kanser tedavisinde turunç kabuğu: Turunç kabuğunu kurutup toz halinde içtiği çaya katmayı öneren, fitoterapist Dr.Elif Güveloğlu’nu duydum, adını internete girince televizyon programlarını gördüm. O da kanseri önlemede turunç kabuğunu öneriyor.
Bakır kapları parlatmak için turunç: Eskiden bakır kapları parlatmak için turunç kabuğu ve kumla ovma yöntemi kullanılırdı. Kum yoksa mısır unuyla ovulurdu.
Ve, Rodika Tiryaki’den üç şifa…
Karatkta bal: Günde iki defa, sabah akşam, damlalıkla gözüne birer damla bal damlatılır.
Bu arada kendim kataraktım için Andon spreyle başladığım tedaviyle amelyata gerek kalmadı, ancak kirpik dibi iltihabım devam ediyordu. Rodika hanımdan ballı tedaviyi öğrendikten sonra, sabah akşam bal sirkesi damlatmaya başladım, on gün kadar oldu ve artık sabahları gözlerim nem içinde uyanmıyorum.
Isırganlı bal ile kanserden korunma: 75gr ısırgan tohumu havanda dövülür, bala karıştırılır. Sabah akşam birer kaşık yenir.
Ülsere ballı aloavera: Evlerde saksıda veya bahçede yetiştirilen aloaveranın yaprakları temizlenerek küp küp doğranır, bala karıştırılarak sabah akşam birer kaşık yenir. Mahiye Morgül /24 Aralık 2022
Romatizmaya Çare Aktar Mustafa Lezgioğlu’dan (16)
İltihaplı romatizma yaşlı Rizelinin en başta gelen rahatsızlığıdır. Diz ağrılarına dolaşan ağrılar eklenir. “Her yerim ağrıyor” der hasta.
Aktar Mustafa Lezgioğlu ile romatizma hastalarına içeriden şifa olacak bir ilaç var mıdır diye konuşurken kendisinin de şifa bulduğu bir karışımın tarifini verdi bana. Aslında ona vücutta dolaşan ağrılarla sedefin bağlantısı var mıdır diye sormuştum. Çünkü Ankara’da omurgasında iltihaplı romatizma olan arkadaşıma doktor “Sedef hastalığı geçirdiniz mi?” diye sormuştu. Sedefin de benzer şekilde tedavi edilebileceği fikri doğdu bende.
Aktar bey kendisi romatizmalı dizlerini iyileştirdi.
Romatizmaya şifa: 3 kaşık yoğurt / 1kaşık zerdeçal / 1 kaşık zeytinyağı/ yarım çay kaşığı karabiber, karıştırılır, bu karışım 21 gün ağrıyan dizlere sürülür. Hastalığı kaç yıldan beri çekiyorsa, yaşına göre gerekirse daha uzun süre devam edilir. Ayrıca, sabahları aç karnına bir kaşık zeytinyağı, akşamları bir kaşık çörekotu yağı içilir.
Şunu önemle belirtti: Taze ürün satan güvenilir yerden, hatta ambalajında markası bilinen ürünler kullanılmalı.
Değerli okurlarım, sedefotugiller (turunçgiller) ile yapılan şifalar üzerine araştırmaya devam ediyorum. İnternette ağaçkavunu için “sedefotugillerden ağaçkavunu” tanımı geçiyor. İbni Sina’nın elimdeki Şifalı Bitkiler Ansiklopedisinde ağaçkavunu yağının nasıl yapıldığı anlatılırken “sedefotu yağı” diyor.
Yağlar tentür gibi yaraya hariçten kullanılır diye biliyorum, sedef yarasına sürmek için sedefotu yağının çare olacağını düşündüm. Evde kuruttuğum ağaçkavunu içinin beyaz kabukları vardı, onları aktarda öğütmüştüm, ansiklopedide sedefotu yağını okuyunca kuru toz halindeki ağaçkavununu kavanoza attım, üzerini örtecek kadar zeytinyağını üzerine döktüm, pencereye bıraktım. 15 gün güneş alacak. Sedef yarası olan, yarasına sürmek isteyen olursa deneyeceğim.
Çay iksiri yapan Turgut bey, bütüncül tedavi gören kanser hastasına “atkuyruğu otu çayı” veriyor. Çayın içine İngiliz karbonatı katıyor. Atkuyruğu otunda bulunan “selenyum ve çinko” maddeleri sayesinde vücudumuza kuvvetli koruma yapabiliriz, diyor. Tekrar veriyorum:
“Bir çay bardağı klorsuz kaynamış suya bir çay kaşığı dövülmüş kuru atkuyruğu (aktarda satılır) atılır, 10 dakika beklenir, içine yarım çay kaşığı İngiliz karbonatı (eczanede satılır) katılır. Bu bir çay bardağı karışım günde bir kere tercihen aç karnına üç hafta içilir.”
Selenyumun ve çinkonun ne özelliği var diye merak edenlere, “Hayat kimyadır” sözünü hatırlatacağım.
İngiliz karbonatının ne özelliği var diye merak edip de internete bakarsanız, ev temizliği, bulaşık kap temizliği, pencere perdesini beyazlatmaktan lavabo açmaya kadar, her derde deva. Ancak sirkeyle beraber! Ev sirkesiyle. Bakın, İsveç Şurubu şu anda 600 TL (Ocak 2023) ve ana maddesi elma sirkesidir! Yerlisi 80 TL.
Bunları neden araştırıyorum derseniz, son yılların beslenmesiyle neslimizin unuttuğu hastalıklar hortluyor. O yüzden eski şifa bilgilerine ihtiyacımız var. Mesela vücudunda dolaşan ağrılar omurga iltihabından kaynaklı olarak tanı konulmuşsa, doğal şifa yollarına başvurmak daha akıllıca olur. Eğer selenyum ve çinko eksikliği buna sebep oluyorsa, işte Rizeli aktarımızın önerisini yazdım.
Küstürülen Askorozlu şifacı Harun Yüksektepe’den Rize’ye selam…
Sedefin ve romatizmanın çaresini bulmuştu. Küstürüldü, yurt dışına gitti.
Birkaç yıl önce Sağlık Bakanlığına patent için başvurduğunda kapılar yüzüne kapatıldı. Küstü gitti Japonya’ya, başka bir iş buldu orda yaşıyor artık. Türkiye’den ilaç isteyene ilacı yapıp kargo gönderiyordu, Ancak bir süre önce kargo şirketleri ilaç paketini kabul etmemeye başlayınca, Harun Bey Japonya’da bu ilacın üretimini tamamen durdurdu. Ben kendisiyle iletişim kurdum, der ki,
“Eğer canlı kurye ile benimle iletişim kuran olursa ancak o şekilde yapar gönderirim.”
Yani henüz tamamen küsmemiş. Bu bilgileri doğrulatmak ve kendisine patent konusunda yardımcı olmak isteyenlere e-posta yazışma adresini verebilirim.
Sağlıklı yeni bir yıl dileğiyle…
Diyerek yazımı bitirdikten sonra ertesi gün kendisini ikna etmek için aşağıdaki mektubu yazdım. Çünkü bizi tanıştıran muhtardan öğrendiğime göre Japon bir hanımla evlenmiş, iki çocukları olmuş, artık temelli orada kalacakmış.
Merhaba Harun kardeşim,
İbni Sina’nın Şifalı Bitkiler ansiklopedisi elimden düşmüyor. Sedefotugiller adı geçen paragraflara yoğunlaşıyorum. Tıpkı Mitridate’nin el yazmasındaki panzehir tarifi gibi tariflere rastladım. Ayrıca, ağaçkavunu kabuğu ile yapılan bir SEDEF YAĞI tarifi var. Sedef yağını tarifine göre şu anda hazırlıyorum; ağaçkavununu soydum, beyazını ince ince doğradım, parçalarını kayık tabakta radyatörün üzerinde kuruttum, sonra öğüttüm, küçük kavanozun içine koydum, üzerini örtecek kadar zeytinyağı koydum, kapattım. Pencereye güneşe koydum, Rize’nin kış güneşini ne kadar alırsa artık, böyle 20 gün bekleteceğim. Sedef yarasının üzerine sürmeye bu yağdan kullanacağım. Bunu deneyeceğim.
İçeriden hastaya Turgut Terzioğlu abimizin tarifine göre, bir çay bardağı atkuyruğu otu çayına yarım çay kaşığı İngiliz karbonatı katıp içireceğim. Turgut abiyimizin buluşu olan İKSİR adını verdiği çay sirkesinin anası var, ben de başardım; buharda demlenmiş çaydan yapılan sirke anası ile tedavi… Beline oturtulan bu anayla OMURGA İLTİHABI denilen gezici romatizma ağrılarını tedavi ediyor.
Bunu bu hafta Ankara’da bir yakınıma uygulayacağız. Kendi yaptığım Bal sirkesinin anasıyla…
Sizin tedavi yönteminiz de aşağı yukarı böyle bir tedavidir. Keşke burada yakınlarınıza bunu öğretip gitseydiniz. Toprağa girmemeli böyle faydalı bilgiler. Hani atasözümüz vardır, “Biliyorsan neden öğretmiyorsun?”
Ben hücrelerime kadar öğretmen doğmuşum, ölene kadar bildiklerimi öğreteceğim. Yeni şeyler öğrenip doğmamış torunlarıma ulaşsın diye çevreme öğretiyorum. Çünkü yeni emperyalizm denilen küresel soyguncular bilgiyi de tarumar ediyorlar, yok ediliyor faydalı ne varsa. Öyleyse, binlerce yılın birikimi olan faydalı bilgiler bize genlerimizle taşınmışsa, bu genlerle ürettiğimiz bilgilerde en fazla atalarımızın payı vardır, buluşumuzu patent alamazsak yok mu edelim, bu bir tür intihardır, tüm genlerimizi boşluğa bırakmaktır. Öyleyse, atalarımızın, bize bu toprağı vatan yapan gazi dedelerimizin hatırı için, icadımız olan şifa bilgileri dahil, bildiklerimizi yazarak veya birilerine anlatarak doğmamış torunlarımıza bırakalım, Bu dünyayı onlardan ödünç almıştık değil mi? (Kızılderili atasözüdür.)
Sevgili Harun kardeşim,
Rizeli hasta kardeşlerimiz adına sizden bilgilerinizi bizimle paylaşmanızı rica ediyorum. Rize’de ücretsiz şifa dağıtan Turgut Terzioğlu var, bir de ben varım, kendimce birşeyler yapmaya çalışıyorum. Kitapçığımda okuyacaksın, İslampaşalı Koratacı Medresesinde yetişen hekimler de ücretsiz yaparlardı, Meğalozlu Hekimoğulları da öyleydi. Yoksa bu bilgiler bana nasıl ulaşabilirdi, değil mi?
Sizden ricamı bir daha düşünmenizi rica ediyorum.
Selam ve sevgilerimle…
Mayana -Rize 5.1.2023
Bu yazı yorumlara kapalı.