Bu sisteme baş kaldırmayacak insanlar istiyorlar
Eğitimin amacı sisteme baş kaldırmayacak eblehler yetiştirmek oldu.
İlk önce ABD’nin efendileri (sahipleri) kendi insanını o hale getirdi, İngiltere de aynısını yaptı. Biz onlardan aldık.
Aşağıdaki linkte Amerikalı komedyen George Carlin “Efendiler beyinsiz toplum istiyorlar” diyor. Sanki Türkiye için söylüyor. Dikkatle izleyin.
https://www.facebook.com/BanuAVAR/videos/vb.123521044324584/1795605790449426/?type=2&theater
Bu video tam da bizim, bir elin parmakları kadar bile olmayan sayıda insanla, burada anlatmaya çalıştığımız, çocukların ne hale getirildiğinin Amerikancası.
“….Eğitim sisteminin batmasının da bir sebebi var. Ve aynı sebepten asla ve kat’a düzelmeyecek. Boşuna beklemeyin. Elinizdekilerle yetinin. Çünkü bu ülkenin efendileri/sahipleri bunu istemez. Gerçek sahiplerinden bahsediyorum şu anda. Büyük zengin çıkar grupları, her şeyi idare eden ve bütün önemli kararları alan. Politikacıları unutun. Politikacılar oraya serbestçe seçme hakkınız olduğunu düşündürmek için konulur. Seçme hakkınız yok. Size sahipler. Şirketlerin sahibi ve yöneticileri onlar. …
İstediklerini elde etmek için lobi oluşturuyorlar. Biz ne istediklerini biliyoruz; eleştirel düşünme yeteneğine sahip insanlar iyi bilgilendirilmiş iyi eğitilmiş ve eleştirel düşünen insanlar istemiyorlar. Öyle yetişenler onların çıkarına aykırıdır, onlara yarar sağlamaz.
Mutfak masasında oturup da sistem tarafından nasıl becerildiğini fark edecek kadar zeki insanlar istemiyorlar.
Ne istiyorlar biliyor musunuz?
İtaatkar çalışanlar… Sırada sizin emekli ikramiyeniz var, geri alacaklar. Emeklinizi de alacaklar. Kimse ilgilenmiyor, kimsenin umurunda değil, efendilerin güvendiği de bu işte. Kimse fark etmiş gibi görünmüyor. Bu ülkenin efendileri/sahipleri gerçeği biliyor. Buna ‘Amerikan rüyası’ deniyor. Buna inanabilmek için uyuyor olmanız gerekiyor.”
Not: Amerika’da köle çalıştıranlara eskiden “sahip” denirdi, izlediğiniz videoda böyle kullanılmıştır.
….
Ve bir umut ışığı
Yaşadığımız evrenin kurallarından doğan bir umut ışığı var. Bilim insanı İsmet Gedik yazılarıyla umut vermeye devam ediyor. Kendisinin izniyle yazılarının bağlantı adresini veriyorum:
http://tanriyianlamak.blogspot.com.tr/
Ve bu akşamüstü saat 18.30 da Ay, Güneş, Dünyamızın kutsal döngüsünde ortaya çıkan olağanüstü üç güzelliği izlemeniz dileğiyle.
1-Tam Tutulma: Güneş –Dünya-Ay aynı hizaya gelecekler ve Ay kırmızı görünecek.
2-Süper Ay: Ay Dünyamıza en yakın noktada ve en büyük görünecek.
3- Mavi Ay: Bu ay ikinci kere ay görünecek, buna Mavi Ay deniyor.
Efendiler, paraya tapanlar ya da paranın efendileri, işte bu kutsal döngüyü/dengeyi yok edemiyorlar, umudum işte doğadaki bu kutsal dengededir.
…….
+30 ile Gelen Taciz Telefonları
+30 Yunanistan kodudur ve hatırlatalım mavi-beyaz Yunan bayrağının renkleridir.
29 Ocak günü iki kere tuhaf şekilde arandım. Biri NUMARA YOK, diğeri: +30 694 725 5094
İkisini de cevap vermedim. Sonra silmek istedim, ikisi de silinmiyor.
+30 için internette arama yaptım, Yunanistan üzerinden bu şekilde gelen telefonlara karşı uyarılarla dolu siteler geldi karşıma. Ben de adres listeme göndermeye karar verdim.
İlk aklıma gelen; bir süre sonra ortaya çıkartılmak üzere şimdi gelen telefonlarla yüklenmiş bir takım gizli yazışma notları olabilir, bunlarla “Bakın Yunanistan ile görüşmeler yapardı” gibi suçlamalarla karşı karşıya kalabiliriz. Ya da, Kardak yenilgisinin yıl dönümünde taciz atışları yapıyorlar.
Sonra İngilizler için söylenen atasözü geldi aklıma. Kızılderili atasözü; “Bir derede iki balık kavga ediyorsa bil ki biraz önce buradan bir İngiliz geçti.”
İngilizler için bir söz de bizde var: “Komşunun tavuğu çalınsa İngiliz’den bileceksin. Bunu sizi birbirinize düşürmek için yapar.”
İngiliz bayrağı ile Yunan bayrağı aynı renktir. Bunun tarihten gelen bir anlamı var, şimdi ona girmeyeceğim. Yakın tarihten konuşalım. İstanbul’u 1918 de işgal eden İngilizler önce Rum Ortodoks gençleri kendi birliklerine kattılar, ilk iş onlarla Adapazarı Karasu’da Türk katliamı yaptılar. İstanbul mavi-beyaz İngiliz bayrakları ile süslendi, esaretimizin göstergesiydi bu renkler. Önce Rum tüccarlar mavi beyaz bayrak asmak zorunda bırakıldı, evlerini villalarını İngiliz komiserlere verdiler. İstanbul Ortodoks Ermeniler ise ciddi oranda Anadolu’da başlayan direnişe katıldılar. İngilizler ise Evangelist Protestandı, bunun ne demek olduğunu Anadolu Ortodoks Ermenileri yaşayarak öğrenmişlerdi.
İngiliz bayrağı ile Yunan bayrağı mavi-beyazdır, buna dikkat çekmek istiyorum. İsrail bayrağı da. İngilizlerin kurduğu devlettir, o nedenle mavi-beyaz onların da rengidir.
İşgal altında İstanbul sokakları mavi-beyaz çizgili bayraklarla donatılmışken, kırmızı-beyaz ay yıldızlı Türk bayrağı görmek isteyenler gözyaşlarına boğuluyordu.
……
Dün gözyaşlarına boğuldum
Ekranda CHP Genel Başkanı vardı, boynunda mavi beyaz iri çizgili fular vardı. Beni götürdü işgal altında İstanbul’a, ağladım.
Altı oklu kırmızı-beyaz CHP fularına ne oldu?
Türkiye mavi beyazlaşıyor, hal bu. İsrail büyüyor.
İstanbul’un fetih yıl dönümünde İstanbul sokakları mavi beyaz afişlerle dolmuştu, o zaman da gözyaşlarımı tutamamıştım. Sattığımız her milli kurumun kapısına mavi beyaz bayrak asıyorlar. AB’ye uyummuş, o da mavi beyaz.
İşgal ettikleri veya satın alarak veya içine sızarak veya maliyesini ele geçirerek, sömürgeleştirdikleri ülkeleri mavileştiren bir derin sermaye sınıfının sembolüdür mavi-beyaz. Roma ve Yunan tarihi, İngiliz tarihi, hepsi o sermaye sınıfının sömürgecilik tarihidir.
CHP mavileşiyor, eyvah eyvah… Yok mu buna dur diyecek?
Sevgili Ümit Kocasakal ve sevgili Ömer Faruk Eminağaoğlu, ikisi de umut görünüyor.
Artvinli Eminağaoğlu’nun dedesi Batum ve Kars’ın 1918 İngiliz işgalinden kurtarılmasında bizzat savaşmış, Ardahan ve Erzurum Kongrelerinde delegelik yapmıştır. Dedesinin yüreğini onda görüyorum, Kırmızı Beyaz, Ay Yıldız var elinde, yolu açık olsun.
……..
Hangi birine ağlayacağımı şaşırdım
İki hafta önce Ankara Müftülüğüne gittim, müftü bey müsait değildi, sekreterden bana randevu vermesini istedim. Konuyu okurlarım biliyor, 1.Sınıf Türkçe ders kitabından Siberton Baptist (Protestan) Kilisesinin internet sitesine bağlantı yolu açılıyor. Bunu konuşacaktım.
Bir de Din Bilgisi kitaplarının içinde sembollerle ajanlık eğitimi var. Tıpkı Türkçe ve İngilizce ders kitaplarındaki gibi. Eh, bir de gencecik Koreli Protestan İngilizce öğretmenleri Türkçe öğrenmek bahanesiyle dershanelere dolmaya başladılar. Hatta, Protestan İncil’i öğretmeyi teklif ettiklerine şahit olduk. Müftü beyin bu ilde olanlardan haberi olmalı.
İki haftadır bana randevu vermesini bekliyorum.
…..
Sonra Afrin…
Türk askeri verilen görevi en iyi şekilde yerine getirecektir, bundan hiç kuşkum yok. Şehitlerimize rahmet ailelerine baş sağlığı diliyorum.
Ancak askerin kazandığı zaferi komşularımızla kalıcı barış için siyasi bir zafere dönüştürecek siyasi programımız maalesef yok.
Komşu komşunun külüne muhtaçtır, derdik hani…
Komşumun ateşi olsun da bana vermesin, derdik hani…
BOP’un “şehir devletçikler” planına göre ilerleniyor ve sürgit iç savaşın taşları döşeniyor diye kuşkum var.
Bir yandan da içeride adım adım Hıristiyanlaştırma başladı. Ders kitapları içinde var, ipuçlarını deşifre ediyorum. Yani iç cephede, eğitimde, zafer değil çöküş var. BOP’un ana hedeflerinden biri bu noktada maalesef gerçekleşiyor.
Demokratik Laiklik diyorlar. Dilinin altındaki şey parçalı İslam’dır. Önce bunu kantonlaştırdıkları Suriye topraklarında örecekler, şehir yönetimlerini etnik ve dinsel temsiliyete göre parçacıklara verecekler. “Daha önce İŞİD’den kurtardığımız yerde yaptığımız gibi” dedikleri yönetim ona geçiştir. Soçi’de açıklanan metinden “Suriye’de laikliğe karşı değiller” sonucu çıkartanlara hatırlatırım, o bizim bildiğimiz laiklik değil, kafalarındaki parçalı İslam’a teslimiyettir.
…..
Ve sonra Türkiye…
Sonra aynısını Türkiye’de yapmaya geçerler, hem de en kahraman olduğu anda AKP eliyle, yerel yönetimler yasası çıkartarak, çok basit, sıradan OHAL kararnamesiyle. Olmazsa CHP eliyle.
İŞİD’i suni mantar gibi üreten İngiliz lobisi, şimdi mavi-beyaz fularlı CHP yaratmaya geçti. Çoğu gitti azı kaldı. Delegelikler çoktan kökten CHP’li olmayanlara gitti. Şimdi soralım, CHP yerel yönetimler yasasına karşı mı değil mi?
Suriye’de iç savaş çıkartarak yaptıklarını bizde demokrasi oyunlarıyla yapıyorlar. Demokrasi deyince aklınıza Çanakkale’deki Anzak (Australian New Zeland Army Company) şirketinin Müslüman paralı askerlerinin mezarları gelsin. Mezar taşlarında “For Demokrasi” yazıyor, “For Imperial England” değil!..
BOP planına bir daha bakın, şehir devletleri göreceksiniz.
Mahiye Morgül /31.1.2018
Bu yazı yorumlara kapalı.