"Enter"a basıp içeriğe geçin

Ziya Selçuk’un 2040 Hedefi Nano-Robot Nesiller 25.11.2019

Ziya Selçuk’un 2040 Hedefi Nano-Robot Nesiller

Ziya Selçuk ne zaman ekrana çıksa onu dikkatle not tutarak dinlerim. Küresel efendilerin bize nasıl bir eğitim vaad ettiğini ondan dinlemek lazım, çünkü o programa göre donanıma sahiptir. Onu anlamak bazılarına zor gelebilir, ben 2004’den beri tanıyorum, dilinin şifrelerini çözdüm.

 Kendisine yöneltilen soruya kaçamak cevap vermek durumunda kaldığında uçmaya başlıyor ve dilinin altındaki baklaları döküyor. Sonra da ertesi gün ağzından kaçırdıklarına sansür koymak zorunda kalabiliyor. 21 Kasım 2019’da Teketek’e çıktığı zaman da öyle oldu. Henüz kamuoyuna açıklamak istemediği şeyler ağzından kaçtı.

Eğitimin liberalizasyonu sürerken yapılan bu ara açıklamada, daha ileride yapılacak dönüşümlerle ilgili olarak muhtemelen öğretmen ve velilerden tepki alacak söylemleri fark ettiğinde programdan sonra oturup siliyor. Bunlar oldu.

Ziya Selçuk’un Teketek’te dillendirdiği “2040 hedefi” gibi açıklamalar bizim eğitimde milli programımız olamaz, bir kere bunu gördük. Konuşması HaberTürk internet sitesindedir, tekrar tekrar okumakta yarar var.  

www.haberturk.com/son-dakika-milli-egitim-bakani-ziya-selcuk-tan-onemli-aciklamalar-2542386

Eğer canlı yayında dinlemiş olsaydınız, orada “2030 sonları” demediğini, doğrudan “2040 yılında dünyada bir kırılma daha yaşanacak, ona hazırlık yapmalıyız” dediğini, yazıya dökülürken bunun değiştirildiğini fark edecektiniz.  

Böylece Ziya Selçuk’un 2023 Vizyonundan başka bir de 2040 hedefi olduğunu öğrenmiş olduk.

Canlı yayında, nasıl yetiştirilmiş bir nesille o kırılmayı karşılamak gerektiğini ballandıra ballandıra anlattı. O günlere nasıl hazır olabilirmişiz, sanayi ve bilgi toplumu sonrasında çipli bir toplum geliyormuş… Orwell’in 1984 romanındaki gibi.

Ne övgüler ama… O çağı kaçırmayalım, oraya insan yetiştirmeyi hedefliyoruz, zekâ sözcüklerle çalışır, bunun için sözcük dağarcığı “corpus” hazırlıyoruz, ona göre öğretmen yetiştireceğiz…

2040’da olacağına inandığı küresel kırılmayı hedef gösterdi ve biz de o kırılmaya çocuklarımızı hazırlıyoruz, dedi. Kamuoyunu bilgilendirmek için Teketek’e çıktı konuştu.

…….

1984’e dönelim.

1984 yılının en önemli özelliği, Globalizm Çağı dedikleri yeni bir vahşi kapitalist paylaşım savaşının resmen ilan edildiği tarihtir. Tek dünya devletine doğru tetiklenmiş bir savaştır.

1984 yılı, aynı zamanda küresel efendilerin Tek Dünya devleti kurma planlarını eğitim alanına taşıdıkları tarihtir. En önemli isim burada H.Gardner adlı bir psikologdur, siparişle yazdığı “Çoklu Zeka” diye dilimize sokulan Parçalı Zeka kuramını 1984’de ilan etmiştir.

Bu kuramın eğitimde uygulanabilmesi için önce kamucu müfredatların parçalanması gerekiyordu, bunun için ilk iş zekânın parçalı olduğu kabul ettirilmeliydi. Bilinen eğitim kavramları değiştirildi, çünkü küresel savaşın doğası gereği değişimin ilkin beyinlerde başlatılması gerekiyordu, bunun için eğitim fakültelerine “çoklu zekâ” kuramı enjekte edildi, yeteneklere zekâ denildi, yetenek sayısı kadar zekâ türü ilan edildi. (Oysa bilinen tanımında zekâ tektir, diğerleri yetenektir.)

Savaş beyinde kazanılırdı, onun için eğitim fakültelerinin beyni/felsefesi değiştirildi. SPAN Amerikan danışmanları 1995’de Ankara’ya getirildi, kuramın savunucuları yetiştirildi, Ziya Selçuk o sırada parladı, hatta SPAN şirketinin “Okul deneyimi ve Uygulama” adlı çeviri kitabını kendi adıyla bastı.

Şimdi görüyoruz ki Ziya Selçuk kamuoyunu / beyinlerimizi, 1984’ün liberal hedefi olan küresel çiftliğe hazırlıyor. Buna göre yeni bir öğretmen modeline de ihtiyacı var ve Eğitim Fakülteleri bir kere daha dönüştürülecek. Önceki bilgilerin beyinlerden atılması gerekiyor ve bunun zor olduğunu görüyor. Bunu nasıl diyeceğini bilemediği için konuşurken dili sürçüp duruyordu.

 Bir yandan kamuoyunun bu değişime hazırlanması gerekiyor. Gerekirse bir kaos daha yaşanabilir, hatta darbe bile gelebilir.

Ziya Selçuk 2004 yılında Talim Terbiye Kurulu başkanı yapıldığı zaman, parçalı teoriye göre “Parçala, parçaları bir daha buluşmayacak şekilde yeniden parçala” taktiğine göre içeriği kuşa çevrilmiş ilk ders kitapları basıldı. Özel yayınevleri birden çoğaldı. SPAN danışmanları özel yayıncılarla “Yeni neslin ders kitapları” başlıklı toplantılar yaptı ve bunu başardığı için SPAN danışmanları Z.Selçuk’a teşekkür etti. O teşekkür, Türk okullarında okutulacak ders kitaplarına bundan sonra küresel eğitim piyasasının şekil vereceğinin kabulüneydi. Kısaca, Ziya Selçuk bizi 2004’de küresel eğitim piyasasına eklemekten teşekkür alan Milli Eğitim Bakanımızdır.

Bunları bilirsek, Sayın Selçuk’un neden 2040 hedefinden söz ettiğini anlayabiliriz.

Teketek’teki konuşmasından ilgili bölüme bakalım:

“BUGÜNÜN İLKOKUL ÇOCUKLARI İNSAN BEYNİNE YAZILIM YÜKLEYECEK”  

“2030’ların sonunda, tarım sanayi bilgi toplumu bitecek,  dünyaya yeni bir toplum gelecek, insan beynine yazılım yüklenecek, damarlarımızda yüzlerce nano robot dolaşacak. Bu dönemin çocukları bugün ilkokulda olanlar. Onun için bu dönüşümün bu şekilde paradigmal olması gerekiyor. Mevcut öğretmenlerimizin özlük haklarında asla problem yaşatmayacağız.”

Dönüşümün paradigmal olması neymiş, internette aradım, şöyle diyor: “Belli bir süre hakim olan model veya kurumsal çerçeve olarak…”

Öğretmenler açısından, anlayana dedi ki, “2040’ın öğretmenini hazırlıyoruz, damarlarına çip yerleştirilmiş çocukların öğretmeni olacaksınız, istemeyeni zorlamayacağız, onları özlük haklarını kaybetmeden tasfiye edeceğiz.”

Müfredat için ne söylediğine dikkat ettiniz mi?

Sonra da “birey için müfredat” getirecekmiş.

Geldi bile, bu kadar seçmeli dersin anlamı başka nedir!

Çocuk sayısı kadar parçalanmış müfredat. Yani bir çocuk aynı şarkıyı bilen ikinci bir çocuk bulamayacak. Çocuğu yalnızlaştırmaya devam…

Buna daha önce “öğrenmeyi öğreniyorum” demişlerdi, sonra “bilgiye erişim” dediler, aslında paran kadar eğitimdi sözü edilen. Bu felsefeyle, bu kafayla, Türk Milli Eğitimi herkese eşit ve parasız olmaktan, merkezi sistem olmaktan çıkartılacak demekti.

Fetöcü oluşuyla da ünlü bakan Hüseyin Çelik’in “Desantralizasyona gidiyoruz” (2005) dediği buydu, Şimdi 2019’da Bakan Selçuk’un “Her çocuk için ayrı müfredat”ın açılımı da aynı şeydir. Sayın Çelik Milli Eğitim Bakanıyken Talim Terbiye’nin başında Ziya Selçuk vardı, SPAN danışmanlarıyla birlikte çalıştıklarını unutmayalım.

Bugün aynı şeyi Z.Selçuk söylüyor:

“DIŞARIDAN MÜFREDAT VERİLMESİ ÇOCUĞUN DOĞASINA AYKIRI” diye özetlemiş Haber Türk sitesi. Oysa tam tersine, çocuk birey değil sosyal varlıktır, çocuğa yetişkin birey gibi bireysel örenme yöntemi uygulamak onu vahşi doğada tek başına bırakmak gibidir.

Bilimsel eğitimin temel felsefesi olan “Çocuk sosyal varlıktır” düsturu ortadan kalkarsa okulların varlık nedeni de ortadan kalkar. Görüyoruz ki arkadaşsız “asosyal çocuk” yetiştirmenin yolu biraz daha açılacak, ki intihar vakalarının artacağını da gösterir, birer birer çiplenmiş insanlar dönemine çocuklarımızı hazırlıyorlar.

Çocuklarımızı 2040 yılında birilerinin hayal ettiği çiftlikte görmek istemiyorsak bir an önce Ziya Selçuk’un okullara dağıttığı ders kitaplarını çocuklarınızın önünden kaldırmaya başlayalım. O kitaplarla çocuğunuzu 2040’ın küresel kırılmasına hazırlıyorlar, dikkatle bakarsanız siz de görürsünüz. Mavi balinanın 1.Sınıf Matematik kitabına kapak yapıldığı tarih 2017’dir ve mavi balina oyununun internet sürümü de 2017’dir, tutun aklınızda.

Çocuklarınızın zihinsel ve bedensel özgürlüğü 2005’de ilk basımları başlayan şu içi boş kitapları reddetmekle başlayacaktır.

….

Okurlarıma bir de güzel haberim var. 

Avustralya’dan geldi güzel haber. Mayana Kitaplığımı kullanıyor oradaki Türkçe öğretmenleri. Türk öğrencilerini Üniversite sınavına sitemdeki kitaplarla hazırlıyorlar.

Sevgili Öğretmenimiz Mahiye Hanım,

Sydney Avustralya’dan kucak dolusu selamlar. 

Öğretmenler gününüzü kutlar hürmetle ellerinizden öperim. 

Sydney Başkonsolosumuz Sayın Melih Karalar beyefendinin öğretmenler günü için verdiği davete katıldım bugün ve uzun yıllardır Türkçe eğitimi için emek veren kıymetli öğretmenlerimizle bir aradaydık. 

Güzel bir haber aldım ve sizinle yaklaşmak istedim; size tekrar çok teşekkür ediyorum. 

Sydney’de Üniversite sınavları için Türkçe Dilini seçen öğrencilerimizin eğitimini veren öğretmenlerimizin kaynak olarak Mayana Kitaplığını kullandıklarını öğrendim bugün ve çok mutlu oldum. Size hepsinin selamı var çok teşekkür ediyorlar. 

İyi ki varsınız hocam. Sağlıklı ve huzurlu nice yıllar diliyorum, iyi ki varsınız. 

Saygılarla,

Kind Regards,
Ömer Can Şirikçi
Australian Atatürk Cultural Centre Inc.
Avustralya Atatürk Kültür Merkezi (AAKM)

Sevgili Ömer Can Şirikçi Bey’den aldığım bu müjdeli haber benim için en büyük ödüldür. Hem de bir Öğretmenler Gününde dünyanın öbür ucundan geldi. Çok mutluyum.

25.11.2019

Mahiye Morgül

Ziya Selçuk Corpus Hazırladıklarını Söyledi 

21.11.2019 akşamı Teketek Programında Fatih Altaylı’nın sorularına cevap veren Ziya Selçuk okul çağında çocuğu olan veliler için olduğu kadar eğitim tarihçileri için de önemli şeyler söyledi.

Sanat Okullarına artık neden öğretmen yetiştirilmediği sorusuna verdiği cevap bence önemliydi, bir itiraftı.

Sanat okullarının öğretmenini yetiştirmeye artık gerek kalmadı, bu öğrencileri fabrika sahipleri kendileri yetiştirecek, buna başladık, dedi. 

Piyasaya devredilen bu eğitim dalı fiilen ortadan kalkmış oluyor. Böylece öğretmeninin yetiştirilme nedeni, varlık nedeni, yani Ziya Beyin kendi deyimiyle ontoloji sorunu da ortadan kalmış oldu. Bunun için Yüksek Teknik Öğretmen Okulları kapatıldı. 

Sırada Eğitim Fakültelerinin Sınıf Öğretmenliği Bölümlerinin kapatılması var. Ontoloji sorunu var demişti daha önce. İlkokul öğrencisi kalmayınca İlkokul öğretmeni yetiştirmenin varlık nedeni de ortadan kalkar elbet. Bakan Beyin diline kadar geldi, hazırlık yapıyoruz dedi, ama canlı yayında söylediği bu anlar youtube kanalına konurken kesildi.

www.youtube.com/watch?v=2WerF5T9P7o


Sanayide iş yapacak olan ara eleman yetiştirmeyi sanayi kurumlarına devrettiler. Yani böylece devlet eliyle teknik öğretmen yetiştirme işi ortadan kalktı, “ulus devlet” biraz daha küçülmüş oldu. Bunun başımıza ne getireceğini zaman gösterecek.

Teknik Yüksek Öğretmen Okulları bunun için kapatıldı, onun varlık nedeni ortadan kalktı. Artık şirket ihtiyacı varsa kendisi öğrenci alıp yetiştirecek. 

Şimdi geriye dönüp Meslek Liselerinin orta kısımlarının kapatılmasının yani 8 yıllık zorunlu eğitime geçilmesinin gerçek nedeninin bu olduğunu görebiliriz. Gerçek nedeni İHL’lerin orta kısmının kapatılmasıymış gibi gösterildi ve mağdur edebiyatı yaratıldı, tüm okullar İHL dersleriyle seçmeli ders adı altında dolduruldu, çok sayıda seçmeli din eğitimi dersi ilkokul 4.sınıfa kadar yayıldı. Otomatik olarak 28 Şubat muhtırası buna hizmet etmiş oldu; Matematiksel olarak Din eğitimi tüm okullara yayılırken Teknik Sanat eğitimi veren okullar berhava edildi, piyasaya devredildi. 

Hatırlayalım, 2004 yılında Ziya Selçuk Talim Terbiye Kurulu başkanıyken “Piyasaya göre eğitim modeline geçiyoruz, Talep varsa ders var” demişti. Bunu söylerken SPAN Amerikan eğitim danışmanlarıyla beraber “Çoklu Zeka”cıydı. Temel Eğitime Destek adı altında yayıncılarla yaptığı toplantılar için SPAN elemanları tarafından hazırlanan kitapta kendisine teşekkür edildi. 

Bakan Ziya Selçuk’un Teketek’te sözünü ettiği her şey SPAN Amerikan programının bir sonraki parçasıdır. Canlı yayındayken söylediği ve sonradan kesilen, YÖK ile hazırlıklarımızı yapıyoruz dediği bölümün neden kesildiğini bu bağlamda düşünmek lazım. Eğer karnesinde zayıf olan çocuk yazın özel ders almak zorunda kalacaksa bunu ağzından kaçırmıştır ki kesildi diye düşünüyorum. 

Eğik yazıyla başlayan, hiç okuma yazma öğrenmeden liseye kadar gelen çocuklar Ziya Selçuk’un neslidir. Bunu biliyorsanız şu anlattıklarını ona göre yorumlarsınız. Bakın şöyle diyor, Geometri seçmeli değil. Tamam da, içinde pergel cetvel iletki yok, ispatlı geometri yok, açıların toplama çıkarmasına geometri diyor, içi boşalmış, seçmeli olsa da olmasa da fark etmiyor. Matematik ne kadar öğretiliyor, buna bakmak lazım, adı var kendi yok.

Sözcük dağarcığı CORPUS hazırlıyoruz, diyor. İçinde kaç kelime olacak düşünebiliyor musunuz? Matematiğin içinden yok edilenler gibi olacaktır. Şu anda Lise öğrencisi 100’den 2,5 çıkartamıyor, 12’yi 16’ya bölemiyor. Fizik öğrencisi Kütle ile Ağırlığı birbirine karıştırıyor, çünkü ilkokul 2.sınıftan itibaren çocuğa ağırlık yerine kütle dedirtiyor. İşte size CORPUS!

Türkçe sözcük dağarcığından söz ediyor ya… Size bir örnek vereyim, bu sene (2019) basımı 1.sınıf Türkçe kitabında “Kelime Kuyusu” başlıklı bir etkinlik var. Kelime yutmaya daha etkinliğin adında başlıyor. Hazırlamaya başladıklar Sözcük Dağarcığı nasıl bir şey olacak, görün. “Sözcük Dağarcığı” yerine içine düşeni yutma özeliği olan “Kelime Kuyusu” diyor. Etkinlik görselinde iple içine kova sarkıtılan bir su kuyusu var, yanlarda dört tane kova, kovaların üzerinde yazı alanı açılmış dikdörtgen çizimler var. Yönergesi şöyle:

Gökyüzü adındaki kelime kuyusundan gökyüzü ilgili 4 kelime çıkarıp kovaların altındaki kutucuklara yazalım.”

Neresini doğrultasın?

İşte Ziya Selçuk’un onayından geçen 1.sınıf çocuğu için yazılmış yönerge. KORPUS dediği de bu, kullanılan kelimeler bu yaşa göre seçilmiş olmalı. Peki, hani burda anlam? 

Çocuklarımız ANLAMLI OKUMA BECERİSİNDEN PİSA’DA ZAYIFTI hani?.. 

Böyle mi okuduğunu anlama becerisi kazanacak çocuklarımız?

Çocuğun önüne anlamlı cümle koymayacaksın sonra da okuduğunu anlamıyor diyeceksin. Büyük haksızlıktır, acımasızlıktır.

24.11.2019

Bu yazı yorumlara kapalı.