Geçtiğimiz yıl (2019) Ankara’da, MEB Temel Eğitim Genel Müdürlüğüne ve Talim Terbiye Kurulu’na 1.Sınıf Türkçe Okuma Yazma (Cem Yay.) ders kitabının kaldırılması için 500 imzalı şikâyet dilekçesi vermiştik. Sadece bilimsel yanlışları için değil, özellikle içindeki ayıplı cümleleri nedeniyle kaldırılmasını istemiştik.
Geçen yıl biz Ankara’da 500 imza sahibi boşuna çırpınmışız. MEB onaylı Cem yayınevinde basılmış olan “İlkokul Türkçe 1 İlk Okuma Yazma” (E.Aksoy, G.Candan Hamurcu, M.Akkuş, S.Ziya) ders kitabı 2020 yılında aynen basıldı ve dağıtıldı. Rize’de karşımıza çıktı.
Velilerin pek ilgileneceğini sanmıyorum, ama yine de şikayet dilekçemizden bir bölümü buraya alıyorum:
1.Sınıf İlk Okuma Yazma ders kitabından kaldırılmasını istediğimiz “elle”li cümleler:
Elle elle elle elle, El ele elle, Ele el elle (s.25)
Özel isimlerle, özellikle ALİ ismiyle kurulan incitici cümleler:
“İlke ile Ali aile.” (s.40)
Ali ile İlke evlilermiş gibi sınıfta alay konusu olur,
“Ali kekik ele. Ele Ali ele. Ali elek ile kekik ele.” (s.41)
Kekik elemek diye bilinen bir mutfak işi yoktur; Ali adıyla alay edilmektedir.
Kelime bulmacası: (s.41)
Ali ile alay edercesine cümlelerden sonra aynı sayfada özel isimlerin üzerini çizdiren kelime bulmacası var. Bulmacada, karışık ıvır zıvır sözcüklerin arasında ALİ ELA LALE İLKE adlı çocuklar kendi adlarının üzerini çizmektedir. Bu yolla çocuklar kendi ismi dahil bir ismin üzerini çizmekle o kişiyi hiçlemek, yok saymak zorunda bırakılıyor.
Kendi isminin üzerini çizmek:
Hiçlik duygusuna yol açar, ilerledikçe ruhsal çöküntüye sebebiyet verir, intihara gider. İntihar eden genç öğrencilerin bıraktıkları son notlarında “Ben Hiçim” gibi genellikle HİÇLİK duygusu yaşadıkları bilinmektedir. İleride doğuracağı sonuçlar hiç düşünülmeden bu duyguyu birinci sınıfa başlayan çocuğun beyin altına yerleştirmek topluma karşı işlenmiş ağır suç kapsamında düşünülmelidir.
“Nail aileni anla.” (s.45)
Nail adlı çocuk ailesiyle geçinemiyor demek gibidir. Bu yaşta çocuk ailesini değil ailesi çocuğunu anlamalıdır. Çocuğu kaldıramayacağı yükün altına sokmak ona yıkıntı verir.
“Ali ile İlke el ele.” (s.48)
40. sayfadaki cümleyle (İlke ile Ali aile) pekiştirme yapar, alay konusu olur.
“İlke ile Kenan kol kola.” (s.54)
İlke ile Ali aileydi, şimdi Kenan ile kol kola!..
Bu isimdeki öğrencilerle alay edilmesine yol açar.
“Kokla Okan kokla. Lale kokla. Eline al kokla.”
Okan eline lale al, kokla. On lale al kokla. (s.55)
Lale koklanmaz. Okan adlı çocukla sınıfta alay edilir.
“Emine o kimin kalemi?” (s.59)
Emine başkasının kalemini almakla suçlanmış gibidir.
“Ali yatakta yat.” (s.85)
“Oyna Ayten oyna. Ayten oyun oyna.”
“Oyun oyna mutlu ol. Ayten yatakta oynama.”
Bu cümleler,Ali ile Ayten isimli öğrencilere karşı sınıfta alaycı tutum takınılmasına sebebiyet verir.
“…öl” (s.93)
“Öl” ile hece kurdurulursa çocuğa negatif enerji yüklenir, kalkmalıdır.
“Özge, büyüklerine saygılı ol” (147)
Özge adındaki çocukları incitir, küstürür, sınıfta alay edilmesine yol açar.
2010-2015 yılları arasında kullanılan 1.Sınıf Türkçe kitaplarında yer alan ayıplı ve bozuk cümleler (Ali’ye ayna tut. At..am. Er meme tat. Mete meme em. Ata at elle. Anne ere nar at. Ali oto al. Ali bak bu ayak izi. vb.) vardı. Bu kitaplardan bazıları 5 yıllık kullanma süreleri dolduğu için kalkmış, ancak o kitapları okuyan nesil bu yıl liselerde okuduğunu anlamadıkları için sıfır çeken evlatlarımızdır.
ATATÜRK’ün üzerini çizdiren bulmaca
İkinci dönem okutulacak olan aynı yayınevinin Türkçe-1 kitabında benzer tuzaklar devam etmektedir.
Kelime bulmacasında ATATÜRK’ün üzerini çizdirmek. (s.79)
Türkiye, Atatürk ve Bayrak sözcüklerini baş aşağı göstermek. (s.79)
79. sayfada yer alan bir başka bulmaca ve bilmece aracılığıyla;
a-“Atatürk” ile karınca aynı düzeyde sözcükmüş gibi ima verilmektedir.
b-Atatürk sözcüğü diğer sözcüklerin arasında karambola getirilmektedir, üzeri çizilen her sözcükle beraber Atatürk’ün üzeri bir kere daha çizilmektedir.
c-Bu sözcükler bu ünitenin okuma metninden alınmış olup çocuğu o metne odaklandırmaktadır, ki bu durumda Atatürk karıncaları köprüden geçiren masal kişisi konumunda hafızalara kopyalanmaktadır. O metin de bu bulmaca da kabul edilir gibi değildir.
d- Bilmece uydurmak milli değerler üzerinden yapılamaz. Burada belli ki Atatürk Bayrak ve Türkiye adını ters yazmak için bahane yaratılmıştır.
Bu sayfada yapılanlar Atatürk’ü karalamak, değersizleştirmek, itibarsızlaştırmak ve bu yolla Atatürk’ü tarihten silmek üzere kurgulanmış görünmektedir. Çok üzücüdür.
Hatalı yazılmış özel isimler arasında Atatürk, Ali, Ayşe… (s.88)
Yönergesinde yazım yanlışlarını düzeltin, diyor.
Kitap boyunca ısrarla aynı isimler yanlış yazılmış olarak çocuğun önüne getirilmektedir. Negatif yüklü görsellerle bu bozuk yazımlar bir arada görüntü vermektedir. Bu durumda bu özel isimlere bir kere daha düşük enerji yüklenmektedir.
“Ahmet bugün okula geç geldi” (Panik halinde koşan bir Ahmet görseli var!)
“Ela ile ali ankara’ya gidecekler.”
“atatürk 23 Nisan’ı çocuklara armağan etti.”
“ayşe’nin canı çok sıkılıyor” (Herkese küsmüş içine kapanmış bir Ayşe görseli var.)
Milli değerlerimizi yanlış yazmaya devam…(s.101)
Yönergesinde yazım yanlışlarını düzeltin, diyor.
“atatürkün selanikte doğduğunu öğrendim.”
“Annesinin adı zübeyde hanımdır.”
“babası ali rıza Bey’dir.”
“Onu ziyarete anıtkabire gidebiliriz.”
…….
2.Dönemin kitabı: İLKOKUL TÜRKÇE -1 DERS KİTABI
(MEB 2019, D. Civelek, D. Yılmaz Gürbüz, F. Karafilik)
Yukarıda adı geçen Okuma Yazma kitabının devamı olup aynı yazarlara aittir.
Bu kitapta Türkiye, Atatürk, Ali, Ayşe isimleri üzerinde değersizleştirme tuzağı bulunmaktadır.
“Hatayı düzeltme etkinliği” adı altında Milli ve manevi değerlerimize ait özel sözcüklerle yanlışı bul oyunu oynanmaktadır. Bu isimlerle oynamanın sakıncası şudur:
a-Çocuk eğer yanlışı bulamazsa o isimler öylece yanlış olarak hafızasına girer.
b-Çocuk hatayı düzelteceğim derken bu isimlerin üzerinde kalemle oynama yapacaktır. Bu sırada isim üzerinde kirlilik yaratacak, bu kirli görüntü hafızasına kaydolacak ve o isimler manevi değerlerini kaybedecektir.
c-Ali ve Ayşe isimli çocuklar sınıfta alay konusu edilecektir.
Hatalı yazımları düzeltin… (s.94)
Bizim için bu çok değerli sözcüklerle böyle bir etkinlik yapılması inciticidir, saygısızlıktır. Aynı kelimler sürekli yanlış yazılmış olarak çocuğun önüne getiriliyor.
- Bizim vatanımız türkiye’dir.
- atatürk savaşlarda milletine liderlik yapmıştır.
- ali ve ayşe kitap okumayı çok seviyorlar.
- ali neden Atatürk gibi olmak istiyor
Sayfanın mizampajında bu hatalı cümleler Ayşe tiplemesinin ayakları altında ve bloknottan yırtılacak şekilde bir kağıt parçasına yazılmış halde resmedilmiştir. Bu haliyle kitabın görsel tasarımcısı “ödevi yapınca yırtın atın” mesajı vermektedir:
Eğitimde etik kurallar çiğnenemez; milli ve manevi değerlerimiz sayfanın aşağısına birinin ayakları altına getirilmez.
Bu görselle, yazım yanlışlarından daha ağır bir hakaret çocuklarımızın beynine kopyalanmaktadır. Kitabın maksadı üzüm yemek değil bağcıyı dövmek olmuştur
23 NİSAN KUTLU OLSUN! (s.95)
23 Nisan ünitesinde iki karikatür tiplemeye milli kültürümüzün iki önemli ismi olan Ali ve Ayşe adları verilmiştir. Aşağıdaki sayfa resminde görüldüğü gibi, bayramla hiç ilgisi olmayan, bisiklet sürme yolu dahi olmayan, uçsuz bucaksız çayırlıkta, güya bayram kutlamaya bisikletle giden Ali ve Ayşe ile adeta dalga geçilmektedir.
“Ali” ile “Ayşe” adları İslam tarihinde özel yeri olan gerçek kişi adlarıdır, çizgi karakterlere, karikatürlere ad yapılamaz. Çünkü o zaman Ali ve Ayşe olarak bu karikatür tiplemeler çocuğun hafızasına yerleşir.
Bu sayfanın görsel tasarımcısı, birinci sınıfta okuyan Ali ve Ayşe adlı çocukların bu üniteyi okurlarken arkadaşları tarafından alay konusu edileceklerini düşünmesi gerekirdi.
Kelimeleri boyayınız bulmacası. (s.102)
EGEMENLİK, BAYRAM, ULUSAL, NİSAN, ÜÇ, VE, YİRMİ, ÇOCUK
“23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı” cümlesinin kelimeleri çocuklara tek tek üzeri boyatarak kapattırılmakta, bu yolla Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı yok noktasına indirilmektedir.
Türkçe 1.Sınıf ders kitaplarında kelimelerin üstünü çizerek veya boyayarak yaptırılan bulmaca etkinlikleri ders kitabının değerini de düşürmekte, ders kitabını magazin yayını haline getirmektedir.
Bu durum acilen düzeltilmeli, ders kitapları bilimsel yayın ciddiyetine kavuşturulmalıdır.
………
Sonuç ve İstem:
Biz, aşağıda isim ve imza sahipleri olarak;
İlkokul 1.Sınıf Türkçe ders kitaplarında gördüğümüz özel isimlerle yapılan ayıplı ve kişiye yönelik aşağılayıcı cümlelerden, bu cümlelerin yol açtığı akran zorbalığından, ötekileştirme ve yalnızlaştırmadan, adımızın üzerini çizdiren bulmacalardan ve bu yolla hiçlik duygusuna sebebiyet verilmesinden, Milli ve Manevi değerlerimize yönelik kabul edilemez değersizleştirmelerden ve bu yolla çocuğun kendisiyle, arkadaşıyla ve milli değerleriyle barışık olmadığı huzursuz bir sınıf ortamı yaratılmasından şikâyetçiyiz.
Yukarıda açıkladığımız nedenlerle;
- Birinci sınıfa henüz başlayan kız ve erkek çocukların maruz kaldığı apış arası tacizleri nedeniyle çok sayıda velinin resmen şikâyetçi olduğu bilinmektedir. Bu tacizlere yol açacak şekilde ELLE ile yapılan cümlelerin kaynağı olan ses temelli ELAT ile değil, ABC ile başlayan “tümden gelim” yöntemiyle okuma yazma öğretimine dönülmesini,
- Okutulmakta olan İlk Okuma Yazma ve Türkçe-1 ders kitaplarının bir an önce kaldırılmasını,
- Özel isimlerin üzerini çizdiren bilmeceli bulmacalı etkinliklerin müfredattan kaldırılmasını istiyoruz, ve;
- Yukarıdaki pedagojik hatalara onay veren Milli Eğitim Bakanı Ziya SELÇUK, Temel Eğitim Genel Müdürü Cem GENÇOĞLU ve Talim Terbiye Kurulu Başkanı Burhanettin DÖNMEZ’i görevlerinden istifaya davet ediyoruz.
(Toplam 500 imza ve tarih: 21/01/ 2020 Ankara)
……
Değerli velilerimizin bilgisine…
Şikayetimize konu kitap maalesef bu yıl 2020-2021 ders yılında da kullanılmak üzere okullara dağıtılmış, evde öğrenme süreci nedeniyle okulların açıldığı ilk hafta evlere gönderilmiştir.
Velilerimiz yeni sisteme ayak uydurmanın derdine düştükleri için ders kitaplarına bakacak halde değiller. Ancak çocuk sizin çocuğunuzdur, bakan beyin değil. Red edemediğiniz böyle bir kitap çocuğunuzun tüm geleceğini perişan edebilir, bilin.
Diğer 1.sınıf ders kitaplarından da söz etmeliyim. Matematik kitabında doğal sayıları öğretmeye başlamadan kavram eğitimi veriliyor, ancak kavramlar allak bullak. Örneğin ağır-hafif öğretecek yerde ağırlık yerine “kütle” ile cümle kuruluyor. Yeni müfredat bu şekilde Kütle ile Ağırlığı aynı anlamda cümle kurduğu için çocuklar ileride fen konularını öğrenemez hale geliyorlar.
……
Çocuğun Gözlerini Bozmak İçin Hayat Bilgisi Kitabı!
Hayat Bilgisi-1 ders kitabında görme bozukluğuna sebebiyet verecek kadar perspektifi bozuk resimler var.
Basında yer alan haberlerde bu sorunu şöyle okuyoruz:
“İlkokul çağındaki her dört çocuktan birinin gözleri bozuk”
Yıllardan beri bu konuda uyarıcı yazılar yazıyorum, anlatmaya çalışıyorum; ders kitaplarındaki perspektifi bozuk görseller çocukların görme sağlığını tehdit ediyor.
Her dört çocuktan biri… Her kırk çocuktan on çocuk… Her yüz çocuktan yirmi beşi… Her bin çocuktan iki yüz ellisi… Her yüz bin çocuktan yirmi beş bin… Her bir milyon çocuktan iki yüz elli bin çocuk…
İlkokul çağında ortalama beş milyon çocuğumuz var. (5 milyon 267 bin 378’i ilkokulda, 5 milyon 627 bin 75’i ortaokulda, 5 milyon 649 bin 594’ü ortaöğretimde.)
Ürpertici rakamlar bunlar: 5 milyon 267 bin çocuktan 1 milyon 315 bin 940 çocukta görme bozukluğu var.
Devlet ana koruyucu kanatlarını neden açmadı? Bozukluğun kaynaklarını tespit etmekte neden kılını kıpırdatmadı, diye sormayalım mı? Kendi adıma, açtığım davalarda mevcut ders kitaplarının çocukta göz sağlığını tehdit ettiğini 25 ders kitabına açtığım her davada ileri sürdüm, üstüne alan olmadı.
İnternetten eğitime geçtiğimize göre, bundan sonra veliler iyice çaresiz kalacaklar ve maalesef sonuçlarına katlanacaklar.
Aşağıdaki 1.Sınıf Hayat Bilgisi kitabının kapağına lütfen dikkatle bakınız, defalarca perspektif hatası yapıldığını göreceksiniz. Bu kadar orantısız resimden çocuğun göreceği zararı hiç tahmin edemezsiniz, çünkü ülkemizde halk sağlığı birimleri, görme sağlığını korumak gibi bir tema içermemekte, bu nedenle hiç kimse bu konuda kendine düşen bir görev üstlenmemektedir.
Anne babaların bu hususta bilgilendirilmesi devletin görevleri içerisinde bulunmadığı gibi, Çocuk Koruma Kanununda da bu yönde bir madde bulunmamakta, çocuğa zararlı ders kitabı basmanın hiçbir cezası yoktur.
Tıp Fakültelerinin Göz Sağlığı kürsülerine yazdığım çok sayıda mektuptan sadece birine cevap aldım, o da bu konuda yapılmış herhangi bir araştırmanın olmadığı, bu nedenle bana cevap veremeyeceğini bildiriyordu. Üzgünüm, açıkça belirtmeliyim ki çocuklarımızın gözleri de korumasız haldedir.
Şimdi kitabın kapağındaki uyumsuzlukları ve sinsi mesajları görmeye başlayalım:
( SAYFANIN RESMİNİ BURAYA TAŞIMAYI TEKNİK SORUN NEDENİYLE BAŞARAMADIM)
- Okulun çatısı düz çizgi halinde olamaz; yan duvarın çatısı açı yaparak dönmelidir. Çatı ile zemin paralel olmalıydı.
- Ön plandaki çocuklar kaldırımda çene çalıyorlar.
- Okulun avlusuna giriş bu şekilde araba giriş kapısı olamaz.
- Bahçede tören sırası olan çocuklar var, ama tören anı değil.
- Kapı girişinde camlı giriş olmaz.
- Engelli girişi duvara bitişik olmalıdır.
- Pencereler dörtlü bitişik olamaz.
- Pencerelerde havalandırma yok; boğulma duygusu veriyor.
- Pencereler odaların tavanına kadar. Sanki camlar gökyüzüne bakıyorlar; aynada boşluk görmek gibi tuhaf bir durum, göz yanıltıcı bir durum, ürpertici anlam verilemeyen bir durum var. Eğer okulun önünde mavi gök olsaydı, bu halde aynada simetri bu olurdu. Dünya alt üst olmuş gibi bir duygu veriyor.
- Okulun üçüncü katı hizasında ağaç ve dalında kuş olamaz.
- Çatıdaki kiremitler ve zeminde tuğlalar göz yanıltacak şekilde kaotik dizilmiş haldeler. Ben mi yanlış görüyorum diye dikkatle baktıkça çizgiler birbirine geçiyor, tuğlalar yerinden oynuyor gibi, netlik ayarı olmayan, bulanık görme tuzağı var.
Sevgili çocuklarınıza reva görülen ders kitapları bunlar. Görüyorsunuz ve kullanmaya devam ediyorsunuz, öyle mi?
“Okul çağındaki çocukların yüzde yirmi beşi görme bozuğu” diyen istatistik de size bir şey söylemiyor mu?
Mayana –Rize 1.10.2020
Bu yazı yorumlara kapalı.