"Enter"a basıp içeriğe geçin

Diyanet Akademisinin Sonrası 8.4.2022

Yasası geçirilen Diyanet Akademisinin ülkemize ne getireceği basında tartışılıyor, ama yasa meclise gelmeden önce tartışılmalıydı. Arkasından gelecek yasaları da konuşmalıydık. Her tarikata ayrı din statüsü vermek gelecek önümüze, dahası da var.

Bize zehiri parça parça yediriyorlar ve halkımızın ürkmemesi için gözden kaçırılarak oluyor bu işler.   

Aslında sistem değişikliği yapan bir yasa meclise gelmeden çok önce kamuoyunda tartışılması gerekir, demokratik işleyiş onu gerektirir, ama öyle olmadı. Mecliste bu iş için “eller yukarı” komutunu bekleyenler varmış!

Halktan kaçırarak yasa geçirmeyi getiren Tansu Çiller’dir. Halka hiçbir şey açıklamadan, meclise bile getirmeden Dünya Ticaret Örgütüyle bir dizi taahhütname imzaladı. Şimdi pat diye önümüze getirilen Diyanet Akademisi o taahhütnamenin gereğidir. O taahhütnameye göre kamu hizmetleri piyasaya devredilecek, demokratik haklar adı altında olacak bu işler ve yeni din ilan etmek bile demokratik hak sayılacak. İlk örneğini bir yerli tarikat ilan etmeyecek, onun da küresel reklamları var. Yeni bir din geliyor diyorlar. İsteyen internette şöyle bir dolaşsın, göreceklerdir, İbrahimi dinler birleşiyormuş…

Kendilerine Türkiye’yi merkez ilan etmiş küresel bir sermaye grubu var,  hem faizci  sistemlerini hem ona uydurulmuş yeni dinlerini beraber getiriyorlar. Konuşmacıları var, videolarıyla reklamlarını yapıyorlar.  Ukrayna savaşıyla beraber çoğaldılar. Kendilerini çok güçlü bir sermaye grubu olarak gösterip dünyayı yönetmeye talip olduklarını ilan ediyorlar. Bunu, Türkleri yanlarına alarak yapacaklarını söylüyorlar. Çin sermayesi de onlarınmış, İngiliz kraliçesi de onları destekliyormuş, İsrail’deki Aşkenazi hahamları da… Küresel krizden Türkiye’nin etkilenmemesi için ülkemize büyük para transfer ettiklerini de söylüyorlar. Eğer doğruysa, ülkemizi üs olarak kullanacaklarına işaret eder.

Tansu Çiller’in Dünya Ticaret Örgütüne taahhüt ettiği ne varsa her gün bir tanesi önümüze geliyor, o yüzden yasaları da şıp diye geçiriliyor. Öğretmen Meslek Yasası da o şekilde ortak yasa olarak geçti.

Hangi partiden kaç kişi ile oldu bu iş diye hiç konuşmaya gerek yok, yöntemleri hep aynıdır. Önce Cumhuriyet kurumlarının içi boşaltılır, işin ehli olmayanlar makamlara oturtulur, kurum itibarsızlaştırılır, sonra “bu kurumun ne gereği var, piyasaya devredelim” dememiz sağlanır, kamuoyu zihinsel olarak piyasaya devretmeye hazırlanır, mecliste adamları da hazır beklemektedir, iş tamamlanır. Sümerbank buna örnektir, böyle buharlaştırıldılar. Eğitim Fakülteleri var sırada, YÖK var sırada, DİB var sırada, MEB nın belediyelere devredilmesi var…

Bütünü görmek gerekiyor. Dünyada vahşi kapitalist sermaye grupları kapışmaktadır, bir grup kendi faizci bankalarına adres değiştiriyor, ülkemizi seçmiş.  

Benim bankerlikle işim olmaz, ben kamucu sosyal devleti korumaktan yanayım.  Dini inanışım gereği faizin yasak olması beni sevindirir. Kendini İslamcı gösterip faizi savunanlarla  bu yüzden ters düşerim. En İslamcı geçinen iktidarlarla en büyük dış borç yaptık, açık bütçe geçirdik, faiz borçlarına battık ve bu yüzden şimdi faizci Aşkenazi Rotşild sermayesine “buyurun” diyoruz. Sözcüleri videolarında kendilerini ve bizi bir atadan geliyoruz diye gösteriyor, ortak atamız Oğuz Kağan’dır diyor, bir de “İkimiz de İbrahimiyiz” diyor. Bu tohumları ekiyorlar. Bize ne gömlek biçiyorlar hiç farkında olan var mı?  

Halkına ücretsiz eğitim, ücretsiz sağlık ve sağlık eğitimi, ücretsiz din eğitimi gibi  ücretsiz kamu hizmeti veren Kemalist Cumhuriyete kılıç çekildiğini görüyorum. Bir faiz lobisi çıkmış bana “Biz seninle kankayız, bizim dünya görüşümüz de Oğuz Kağan ile örtüşür, gelin kolkola olalım, hahamlar imamlar aynı akademide okusunlar, bahçede birlikte halay çeksinler…” falan diyor.

Sözcüleri Oğuz Kağan derken VI.Mitridate’yi kast ediyorlar.  Mitridat hanedanı antik dönemde Karadeniz’i, Kafkasyayı, Mısır’ı ve İran’ı yöneten Horasanlı Darius Oğuz’un torunlarıydı. Faizi ve Roma’dan borç almayı yasakladıkları için tefeci Yahudi bankerler Oğuz töresini ve bu töreden doğan İslam kültürünü hiç sevmezler. Hangi dağda kurt öldü diye sormak gerekir. Anlaşılan Aşkenazilerin başları çok sıkıştı, Seferad Yahudileri (onlar da Aşkenaziymiş, izlediğim videolarında öyle diyor) gibi yine bize sığınıyorlar. Ama ben daha eskilerini de biliyorum, 1204 Latin işgalince İstanbul’dan kovulduklarında da İznik’e sığınmışlardı, sonra Osmanlı’nın kuruluşunda destek vermişler, ta ki Fatih İstanbul’u kurtarana kadar İstanbul’a dönememişlerdi.

Yeniden sıkıştılarsa, tamam gelsinler de, kendi vahşi kapitalist tarzlarını bırakıp öyle gelsinler, benim ne bedeller ödeyerek kurduğum kamucu sistemimi yok etmeye gelmesinler.

Şimdi sağ olsaydı da Aytunç Altındal konuşsaydı. Papalığın arkasındaki sermaye gücünü anlatsaydı. Yani şimdi, yeni bir din doğacak da arkasında aynı sermaye gücü olmayacak, yemezler.

Kuracakları Diyanet Akademisinin geçirilen yasasında bakın ne yazıyor:

“Diyanet Akademisi; Millî Eğitim Bakanlığı, Yükseköğretim Kurulu, üniversiteler, lisans düzeyinde dinî eğitim veren yükseköğretim kurumları ve müftülükler ile görevinin gerektirdiği diğer ulusal ve uluslararası kurum, kuruluş ve kurullarla iş birliği ve ortak çalışma yapabilir, mesleki ve bilimsel ilişkiler kurabilir, araştırmalarda bulunabilir, eğitim programları uygulayabilir, danışma kurulları ve komisyonlar oluşturabilir.”

Düşünelim bunu. Uluslararası kurum, kuruluş ve kurullarla iş birliği ve ortak çalışma yapabilir…

Yurt dışından her dinden öğrenci alacak ya… Onlara ne eğitimi verecek?! O öğrenciler bence misyoner olarak Asya ve Afrika ülkelerine gidecek. Yani, Güney Kore gibi olacağız, Evangelist misyonerler yetiştirilecek burada.

Bu yasanın paralelinde DİB nın kaldırılması gelecek, tarikatlar Hıristiyan tarikatlarıyla eşitlenecek, her biri ayrı mali özerk statü kazanacak, ve, aralarındaki kavgaları iç savaşa kadar götürmeleri muhtemeldir, ve, şimdi tarikatlara özerklik vermenin yolu açılıyor. Yabancı ülkelerin tarikatları da bu akademide kendi kürsülerini kurup kendi misyonerlerini yetiştirebilecekler!  

Bu işin arkasında bütün küresel sermaye grupları var görünüyor ki, her partiden oy alarak Din Akademisi yasası geçirildi. Bunun başka izahı yoktur.

Mahiye Morgül 8.4.2022 /Rize

Bu yazı yorumlara kapalı.