"Enter"a basıp içeriğe geçin

Son Dönemlerinde Osmanlı Böyle Yönetiliyordu (22.4.2022)

Halife ve Padişah 2.Abdülhamid’in kabinesinde egemenlik bizde değildi. 

33 senelik Abdülhamit devrinin yönetim ekibinde kimler vardı, bakalım da.. Bugün değişen ne var, onu da birlikte düşünelim, Dünya Ticaret örgütünden GATS sözleşmeleriyle güvenceli danışman olarak geliyorlar. 


Osmanlı’nın batışında, ekonomik iflas tablosunda Türkler nerede ?

Halife-i Müslimin 2. Abdülhamit’in nazırlarından (bakanlarından) ve bürokratlarına bakalım:

Hariciye Nazırları Aleksandros Karateodori Paşa (1878-1879) Gabriel Pasha ve Sava Paşa (1879-1880)

Hazine-i Hassa Nazırları
Agop Ohanes Kazazyan (1876-1891),
Mikail Portakalyan Efendi (1891-1897),
Ohanes Sakız Efendi (1897-1908)

Maliye Nazırı
Agop Ohanes Kazasyan Paşa (28-30 Ağustos 1885), (Aralık 1886 – Mart 1887) (1888-1891)

Nafia Nazırları
Ohanes Çamiç Efendi (1877-1878),
Aleksandr Karateodori Paşa (1878)
Sava Paşa (1878-1879)

Orman ve Maadin Nazırları
Mavrokordato Efendi (1908-1909),
Aristidi Paşa ( 1909)

Ticaret ve Ziraat Nazırları
Bedros Kuyumcuyan Efendi (1880)

Gabriel Noradonkyan Efendi (1908-1909)

Ayan Üyeleri(1876) Antopolos Efendi Aristarki Bey, Daviçon Karmona Efendi, Musurus Paşa, Serviçen Efendi, Stoyanoviç Efendi, Dr. De Kastro Bey, Mavroyeni Paşa, Karatodri Paşa, Abraham Karakahya Paşa

Ayan Üyeleri(1908) Azaryan Efendi,
Basarya Efendi,
Bohor Efendi,
Fethi Franko Bey,
Gabriyel Noradonkyan Efendi,
Mavrokordato Efendi,
Mavroyeni Bey,
Oksanti Efendi,
Yorgiyadis Efendi,
Aram Efendi,
Popoviç Temko Efendi,

Babıali Hukuk Müşaviri Gabriel Efendi;
Abdülhamit zamanında sürekli el üstünde tutulan bu Gabriel Efendi 2. Dünya Savaşı sonrası düzenlenen Paris Konferansında Ermeniler için toprak talep etmiş, Lozan Konferansına da Ermeniler adına katılmıştır .

Elçilere göz attığımızda

Y. Fotiades Bey ve
Gobdan Efendi’nin Atina,
Azaryan Efendi’nin Belgrad,
E. Karatodri Efendi’nin Brüksel,
Blak Bey’in Bükreş,
Yanko Karaca,
Misak Efendi ve
Aritraki Efendi’nin Lahey,
K. Musurus Paşa,
Alfred Rüstem Paşa ve
Antopulo Paşa’nın Londra,
Naum Paşa’nın Paris,
S. Musurus Bey ve
Y. Fotiades Bey’in Roma,
Nikola Gobdan Efendi’nin Sofya,
A. Vogorides Paşa’nın Viyana,
L. Aristarki Bey ve A. Mavroyeni Bey’in Washington’da Büyükelçi-Elçi olarak görev yaptıklarını görüyoruz.
Konsolos ve kâtipliklerde de Türk unsurundan ziyade Ermeni ve bilhassa Rum memurlar kullanılmakta idi.
Valilik koltuklarının çoğunda da gayrimüslimler oturuyordu.

Mesela;

Şarkî Rumeli Valileri
Sava Paşa,
Aleko Vogorides Paşa,
Gavril Paşa Hristoiç,
Alexandre de Battenberg,
Ferdinand de Saxe-Cobourg et Gotha.

Sisam Beyleri
Mişel Gregoriyadis Bey,
Aleksander Mavroyeni Bey,
Yanko Vitinos Bey,
Kostaki Karateodori Paşa,
Yorgi Yorgiadis Efendi,
Andrea Kopasis Efendi.

Cebelilübnan Sancağı Mutasarrıfları
Vasa Paşa, Naum Paşa, Yusuf Franko Paşa.

Maliyesini, hariciyesini, tarımını, madenlerini ve de mülkiyesini gayrimüslimlere bırakmış devletin başında bir İslâm Halifesi (!) vardı…
Ancak biraz daha evveline gitmek,1860’lara, Abdülaziz devrine bakmak gerek.Yukarıdaki listeye Abdülaziz dönemini de eklemeliyiz. Ben birini biliyorum. Beykoz korusunu tavlada yenildiği Ermeni Maliye Nazırına vermişti.Padişahı tavlada yenerek ele geçirdiği koruya kendi adını veren Maliye Nazırı Abraham efendi…. Bence adını Haramizade Abraham koymalıydılar. O Katolik Ermeniydi, yani Fransızlara yakındı. Tavlada kazandığı o koruya bir de kilise yaptı.Fransa’dan getirttiği çok pahalı süs bitkileriyle donattı orayı. Devletin parasıyla, o kadar çok iş yaptırdı ki kendi özel korusunda… https://tr.wikipedia.org/wiki/Beykoz_KorusuOrada çalıştırdığı Hıristiyan işçiler için yaptırdı kiliseyi. Biz çok saygılıyız böyle şeylere, haç gördüğümüz her yeri Tanrının evi zannediyoruz! Gün geldi, Sultan Reşat padişah oldu ve bu korunun Riva’ya kadar ulaşan bölümünü damadı Kuvayi Milliye komutanlarından Miralay Mehmet Arif (Finci) ile evlendirdiği kızına çeyiz verdi. Mehmet Reşat’ın Beykoz Çerkez sarayından (Finci sarayı) gelin aldığı eşinden olan kızını yine bir Finci olan Rizeli Miralay Mehmet Arif beyle evlendirmiş oldu. Sonra Beykoz ormanı Kuvayi Milliyeye katılmak isteyenlerin yürüyerek Karadeniz’e ulaştıkları korunaklı tek güzergah oldu. Yani işgalci İngiliz askerlerine yakalanmadan tek geçiş yolu burasıydı. Hatta Beykozlu Fevzi Çakmak Paşa da bu yolu kullanarak Ankara’ya gitmiştir.  
Beykozlu dostlarımız bunları biliyor mu? Dahası var.1938 yılında Beykoz korusu için Arif Beyin çocuklarına (Finci mirascılarına) “gelin verginizi ödeyin” denildi, onlar da miras almadılar, devlete bıraktılar.Şimdi orası Beykoz Milli Parkıdır.  İpsiz Recep Emice ve arkadaşları Sarıyer’den karşıya geçip bu yolu kullanarak Adapazarına evliya gibi koştular ve katliam gören Karasu halkını Yunan mezaliminden kurtardılar. Bence Milli Parkın adı Kuvayi Milliye Parkı olmalı ve Miralay Mehmet Arif Bey adına oraya bir tabela konulmalı. Hatta bu yolu kullanan milli kahramanlarımızın adlarının yazılı olduğu bir mermer kitabe konulmalı. 
Hazindir ki, Devleti Ali’yi gayrimüslim tasallutundan kurtarmak gibi bir şiarla yola çıkanlara bugün de öcü görmüş gibi davrandıklarını görüyoruz. Hayallerimizin önüne nasıl set çekildiğini kimseye duyuramıyoruz bile. O zaman egemenlik kimde?23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramınız Kutlu Olsun.

Mahiye Morgül

Bu yazı yorumlara kapalı.