"Enter"a basıp içeriğe geçin

İstanbul Türkçesine Veda mı? (15.7.2024)

Oktay Sinanoğlu hocamız İngilizce dil tasallutu karşısında “By by Türkçe” demişti. Şimdi yerel şivelerle kaotik Türkçe öğretim programına geçirildik ve hocamızın dediği resmen gerçekleşiyor.

Nato’ya girdiğimizde bize yedirilen Amerikan süt tozları vardı ya… Aynen öyle. Amerikan işi yılan soktular ana sütü gibi temiz güzel Türkçemize.    

Nato’ya girdiğimizden beri borç yedirdiğimiz çocuklarımıza şimdi de Türkçe’yi zehir ediyoruz. Şu cafcaflı yeni öğretim programıyla devlet dilimiz olan İstanbul Türkçesini resmi dil olmaktan çıkartıyorlar. Yerel şiveler kaosu içinde, sokak kültürüyle düzgün tek cümle kuramayan nesil geliyor. 

1950’lerde ben de Amerikan süt tozunu ve hatta sarı Hollanda peynirini yemiş kuşaktanım. Süresi dolmuş süt tozlarını çöpe atmaktansa bize hediye etmişlerdi. O ölü proteinleri süt diye yutmuştuk!

Arkasından Sana ve Vita yağları yedik, tereyağını öteledik, sonra zeytinyağı yerine genetiğiyle oynanmış ayçiçek ve mısır yağı yedik. Yaşlandığımızda anladık ki damarlarımızda kendi kanımız dolaşmıyor, şekerdir, kanserdir, kalptir, bunamadır, vb, ilaç şirketlerinin satacağı her zıkkım kanımıza girmiş.

Ben ilkokuldayken kanımıza zerk edilen o Amerikan işi ölü proteinlerle, bugün çocuklarımızın beynine zerk edilen yine Amerikan işi, ölü sözcüklerin işlevi aynıdır. Türkçe okuyup yazamayan, zihinsel faaliyet yapamayan, sokak diline itilmiş, ana dili Türkçeyi konuşamayan, ortak bir bilim diline sahip olmayan, adeta göçmen kabile toplumu yaratmaktır planladıkları. Nato’ya girdiğimizden beri her şeyimizi bozdular.

Nato deyince aklımıza Amerikan üsleri, süt tozları ve Kore gelir. Elimde, internetten aldığım bir süt tozu öyküsü var, tam yerine rast geldi. Tahtanın önünde süt kuyruğunda öğrenciler. Tahtadaki bilimsel cümlelere bakınız, Kutupları ve Mıknatısı çizimle öğretiyor, yazının icadının doğurduğu sonuçları soruyor. Böyle bir ders işleme bugün artık yok.

Aynen buraya alıyorum.

“ABD NEDEN SÜTTOZU DAĞITMIŞTI, SAHİ?”

“1960’lı yıllarda ilkokula gidiyordum.  Öğretmenimiz süt tozu paketleri dağıttı; abd’den yardım olarak gelmiş! Bizim evde 100’e yakın keçi vardı, 30’dan fazla inek vardı. Süt ve yoğurdu satma imkânımız yoktu. Bize yetecek kadar her türlü süt ürünümüz vardı. Ama ben cicili paketler içindeki süt tozu paketlerini sevine sevine eve getirdim. Eve girmeden önce avluda dedemle karşılaştım; ‘elindeki nedir?’ diye sordu. Açıkladım… ‘bizim sütümüz var, götür onu geri ver, sütü olmayan çocuklara versinler.’ dedi.

Aslında köyümüzde sütü olmayan ev yoktu. Ben biraz duraklayıp götürmek istemedim. ‘oğlum, bunlar bizim iyiliğimiz için bunu vermiyorlar, bizi zehirlemek için gönderiyorlar!‘ dedi. Ben okulda aldığım derslerden kendime güvenerek dedeme karşı geldim. Söylediklerini okula gitmemiş dedemin cehaletine yordum,  ona itirazlar ettim.

Beni ikna edemeyince inandırmak için bir deneye başvurdu. Güçlü bir köpeğimiz vardı. ‘git, süt tozunu süte çevir getir.’ dedi. Gittim, süt tozundan süt yapıp getirdim. Köpeğimiz kulübesinde idi. Götürdük ve önüne koyduk, ağzını koydu, yaladı, çekti, bırakıverdi; ‘siz beni zehirlemek mi istiyorsunuz!.’ der gibi hırsla bize baktı.

Kabı aldık. Dedem kabı döktü yıkadı, sonra bana ‘git, evden bizim sütten getir.’ Dedi. Evden yarım kilo kadar süt aldım geldim. Kabı yine köpeğin önüne sürdük. Ağzını koydu, bir defa nefes aldı, iki içimde sütü bitirdi.

Dedem hiç okula gitmemişti ama öğretmenimden ve o sütleri okulumuza gönderen yetkililerden daha çok şey biliyordu…”

Evet değerli okurum, sevgili veliler. Tarihten ders alınmazsa tekrarı yaşanır.

Hazır ambalajlı yiyecekleri çocuğunuza yediriyorsanız, yani bir çeşit Amerikan süt tozlarının ölü proteinlerini süslü kimyasal ambalajıyla satın alıyorsanız, bunun sonuçlarını ne olarak görürsünüz?

Peki ya, SPAN adlı Amerikan eğitim şirketinden cafcaflı isimlerle hazır eğitim paketi alıyorsak, bunun sonuçlarını ne olarak görürüz?

Tahtadaki “pusula ne işe yarar?” sorusuna tekrar bakınız. 

Ya da ”Yönünüzü bulmaya ne zaman ihtiyaç duyarsınız?” diye sorayım.

Pusulayı şaşırdığınız zaman hangi zamansa, işte öyle bir zamandasınız.

Tek pusulamız Mustafa Kemal Atatürk’tür. Bilimin yol/yön göstericiliğine sığınacağınız gün bugündür. Yerel şivelerle bilim dili olmaz, ölü Türkçeyle bilim hiç olmaz.

Bozuk pusulayı reddetmeyi bilmeyen şeytana boyun eğer.

Yusuf Tekin’in resmi dilimiz İstanbul Türkçesini bitiren yeni(!) ambalajlı programı önünüzde. Buyurun! Ya reddedeceksiniz, ya yutacaksınız!

İstanbul Türkçesine veda mı?

15.7.2024/ Mahiye Morgül

Bu yazı yorumlara kapalı.